Zimbardo’nun 1971’de gerçekleştirilen ve tarihe geçen ''Stanford Hapishanesi deneyi''nde yirmi dört “normal, sağlıklı” bireye rastgele mahkûm veya gardiyan rolleri verilmiştir. Mahkûm rolü verilen katılımcılar polis arabasıyla evlerinden alınarak gerçekçi polis prosedürlerinden geçirildikten sonra gerçek bir hapishane ortamına benzemesi için önceden sahte bir hapishaneye dönüştürülmüş ve buna göre düzenlenmiş olan Stanford Üniversitesi psikoloji binasının bodrum katındaki laboratuvara gözleri bağlı olarak getirilmişlerdir.


Bireylerin rollerini hızlı bir şekilde benimsemelerini sağlamak amacıyla mahkum rolündeki katılımcılara savunmasız hissetmeleri için sadece beyaz bir elbise ve kişiliklerini göstermelerini engellemek amacıyla saçlarını kapatmaları için de kadın çorabı verilmiştir. Mahkûm rolündeki katılımcılara ayrıca sürekli ayaklarında kalacak şekilde zincir takılmıştır. Deneyin başlangıcından itibaren mahkûm rolündeki bireylere isimleriyle değil, onlar için belirlenmiş olan mahkum numaralarıyla seslenilmiştir.


Zimbardo, 14 Ağustos 1971 günü mahkum rolündeki bireyleri kendi evlerinin önünden beklenmedik bir şekilde aniden tutuklayarak deneye dahil etmiştir. Tutuklama işlemi, deneye dahil edilen Palo Alto polisi tarafından yapılmış ve mahkûmlar silahlı soygunla suçlanmıştır. Mahkûmlar gerçek tutuklama prosedürlerinin tamamından geçirilmiştir. Parmak izleri alınmış, profil fotoğrafları çekilmiş ve gerçek bir mahkûm taşıma aracıyla önceden tasarlanmış laboratuvara nakledilmişlerdir (5). Gardiyanlara ise düdük, aynalı gözlük ve cop içeren standart bir üniforma verilmiştir.


Araştırmayı yapan ekibe göre gardiyanlara, nasıl davranmaları gerektiğiyle ilgili herhangi bir özel eğitim verilmemiş, onlardan sadece hapishanedeki düzeni korumak için ne yapılması gerekiyorsa onu yapmaları istenmiştir. Öncesinde iki hafta şeklinde planlanmış olan deneyde, hem mahkûm hem de gardiyan rolündeki katılımcılar rollerine o kadar adapte olmuşlardır ki sadece altı gün içinde gardiyanların üçte biri mahkûmlara karşı zorlayıcı görevler vermek, görevi yerine getirmezlerse coplamakla tehdit etmek gibi sadist eğilimler göstermeye, mahkûmların çoğunun ise duygusal travmalar geçirmeye başladığı görülmüştür. Tüm katılımcıların kendilerini iyice rollerine kaptırdığı altıncı günün sonunda deney, araştırmacılar tarafından “tehlikeli bir durum oluşturma riski gösterdiği” için sonlandırılmıştır.




Deneye Getirilen Eleştiriler:


Zimbardo, deney sırasında hapishane müdürü olarak görev yaptığından bizzat kendisinin de deneyden etkilendiğini ifade etmiştir. Tamamen bir deney olan bu çalışmada, tamamen rol yapması gereken gardiyanlara yine denek olarak mahkûm rolünde olan bireylere karşı uyguladıkları şiddet içerikli davranışların sürdürülmesine izin verecek kararlar verdiği için eleştirilmiştir.


Deneye yapılan bir diğer eleştiri de gardiyan rolündeki katılımcılar arasındaki davranışların çeşitliliğiyle ilgilidir. Gardiyan rolündeki bazı denekler, mahkûm deneklere zorbalık yapmaya ciddi dirençler göstermiştir. Bu durum sosyal çevrenin insan üzerinde belirli bir etkisinin olduğunu, buna karşın bireylerin tercih ve karar verme mekanizmalarının da sonuçları etkileyebildiğini, bu durumun da bireylerin suç ve/veya başarılarının asıl mimarı olduğu ve sorumluluk taşıdıkları gerçeğini göstermektedir.

 

Bir diğer eleştiri ise veri toplama yöntemlerinin ön yargılı ve eksik yapılmış olmasıyla ilgili. Yapılan araştırmalara göre Zimbardo'nun sınıflarından birinde, deneyden üç ay önce öğrencilerinin yaptığı bir deneyden dayanak aldığı, gardiyanların mahkûmlara nasıl davranacakları konusunda özel yönergeler almış oldukları, gardiyanlara denek olmadıklarının söylendiği gibi çeşitli iddialar söz konusu.


Zimbardo’nun, eleştirilere karşı 2019 yılında yayınladığı deneyin ses kayıtlarında gardiyanlara açıkça telkinde bulunduğu anlaşılıyor. Aşağıdaki sözler Zimbardo’ya ait:


Mahkumlar üzerinde can sıkıntısı hissi yaratabilirsiniz, bir dereceye kadar korku yaratabilirsiniz ve onların hayatlarını tamamen rastgele güçler tarafından, sistem tarafından, sizler ve bizler tarafından kontrol edildiği hissine kapılmalarını sağlayabilirsiniz. Ve kesinlikle özel hayatları olmayacak. Onların bireyselliklerini çeşitli yollarla ellerinden alacağız. Genellikle bunun sonucunda, kendilerini güçsüz hissederler, bunu bekliyoruz. Yani bunun sonucunda, biz tüm güce sahip olacağız, onlarsa hiçbir güce...

 

Bazı araştırmacılar ise bu deneyde ortaya çıkan zorbalığın kendiliğinden ortaya çıkmasının zor bir ihtimal olduğunu ileri sürmüş ve bu durumun daha ziyade baskı ve zorbalık üzerine kurulu sistemlerde ortaya çıkan bir yan etki olduğunu belirtmiştir. Buna göre gardiyan rolündeki kişiler özellikle kendiliğinden zorbalaşmamış fakat deneyi yapan bilim insanlarının onları zorbalığa yönlendirmesi ve teşvik etmesi sonucu zorba tutumlar geliştirmişlerdir.

 

Deneye yapılan eleştirilerin haklılık payı kesinlikle mevcut. Ancak bireylerin telkinle de olsa despot, sadist eğilimler göstermesi, otoriteye ve gruba uyma, itaat etme şeklinde davranışlar sergilemesi insan hayatında aidiyet, rol, çevre, otorite ve grup dinamiğinin ne denli etkili olabildiğini göstermesi bakımından son derece önemlidir. Buna karşın gardiyan rolündeki bazı katılımcıların şiddet göstermeye direnmesi de her şeye rağmen insanların tercih ve sorumluluk alarak dayatılan normlara karşı direnebileceğini ve değişim yaratabileceğini göstermektedir.

 

 

Kaynakça;

Kağıtçıbaşı, Ç. (1976). İnsan ve İnsanlar. Sosyal Bilimler Derneği Yayınları.

Carnahan, T., & McFarland, S. (2007). Revisiting the Stanford Prison Experiment: Could participant self-selection have led to the cruelty?. Personality and Social Psychology Bulletin, 33 (5), 603-614.

Zimbardo, P. (1989). Quiet Rage: The Stanford Prison Study [video]. Stanford, CA: Stanford University

https://evrimagaci.org/stanford-hapishane-deneyi-guc-insanlarin-gozunu-nasil-donduruyor

Görsel kaynak: https://www.matematiksel.org/stanford-hapishane-deneyi-guc-ne-zaman-zorbaliga-donusur/





Yazar: Rıdvan Temiz