Geldi işte bilinmeyen kimsesizlere,
Harfleri solmuş taşların silinmişliğine.
Kıble gördü ayaklarının götürdüğü yere,
Zihni firar, toprağı işlenmiş Medine.
Arınır ruhu selamı kutsal bildiğinde,
Ürkek gözler kaybolur sessizlikte.
Anlaşır konuşmadan kifayetsiz kelimelerle,
Tırmalar bedenini vicdanı geçmişinde.
Ağıtlar melodilerle gök maviliğinde,
Dans ederken bedeni huşu içinde.
Süzüldü damarından iliklerine,
Prangalar söküldü göz pınarındaki asitiyle.
Ey! Hak etmez aklı ak gömleğinde,
Gitmeden tanıştı Münker ve Nekir’le.
Kapılmış cümbüşün ateşli rengine,
Feryad nidaları pişmanlığın deminde.