07.00


kısıyorum gözlerimi

ansızın yok olmakta bir rüya

kızgınlığı üzerinde

mavi dünyadan öte

üstüme yansıyan ışığın

sahip olduğu bulutlar

ardında gökyüzü

ve öylece sakin

kayıp gidiyor çehremden

kahve ve sigara eşliğinde

günaydın!

birden aklıma geliyor

birbiriyle çarpışan

 

-gök en uzak uğultusuyla dans ediyor kavuşmak istercesine,

 

13.00


kuma gömüyorum ayaklarımı

iyice korlaştığında kızgınlığın

belki yüzerim ben de sen gibi

biraz biraz

hissediyorum ıslağını

kavlayan bedenimin üstünde

gelirsen birazdan dinleniriz biraz

lakin bize bir gölge lazım

yoksa gözlerimi göremezsin

en kötüsü bu iletişimin

göz göze gelmeliyiz bence biraz

 

-ve deniz dediğin şey sadece gökyüzünün daha ıslağı,

 

19.00


dalgalar hızlanıyor

koyda tutmaya çalışıyor gibi

sanki güneşi

ve kol uzunluğu buna yetmiyor

batıyor güneş ellerinde

ellerim de suya düşmeye

mahkum bıraktığım bir taş gibi

mavi gelgit bulanıklaşıyor

uykulu ışıltı altında

ve sessizliğe boğuluyor dalgalar

gel, artık sadece sohbet edelim

 

-rüyaya dalıyor mavi dünya siyahı ve ertesi kavuşmayı umarak...