Kalemim mi körleşti yoksa kalbim mi mühürlendi?
Bu mühr-ü lisan şeytanın şerrinden mi
Yoksa cennet sessizliği mi?
Ezberlerimi bozduran bu aşk, hangi dilde ifade edilir?
Sayfalarımdaki kiri hangi gözyaşı yıkar,
Mürekkebimi hangi kalem çekebilir içine?
Ben içimde senle ölüme giderken
Ve dilim dönmezken böyle bir aşka,
Şehrin her sokağı yağmalansın,
Ateşe verilsin tüm mutlu evler.
İçinde sen olmayan bu şehir
Kaç aydınlık sabaha daha “Merhaba!” der?
Islak saçlarından başlayıp
Göğüs uçlarında tomurcuklanan nefes,
Soğuk Ankara akşamlarının
Kirli meyhane sofralarında kaldırdığımız kadeh
Ve fahişe ruhlarımızın geceyle pazarlığa tutuşması…
Tüm bunlar gizli aşkımın bir damla gözyaşında saklı.
Sen bende bir devrimdin,
Siyah postallarımın altında geçmişimi ezip geçtiğim,
Geleceğimi küllerin üstünde kurmaya çalıştığım.
Sen benim gizli günahımdın,
Amel defterine bile adını silik yazdırdığım.
Ne cennetin kapıları aralanır bundan sonra
Ne de tamamlanır dünya sürgünlüğüm.
Babil’in bahçelerinden, Sodom’un sokaklarına
Ve Mısır’ın bütün tanrılarına!
Lanetli bir aşkın girdabında,
Beyaz çarşaflara bırakırken masumiyetimi,
Dudaklarımdaki kimin kanı?
Yusuf’un sureti, Züleyha’nın aynası
Ve Züleyha’nın bütün odaları, Yusuf’un zindanı.
Masum olmayan bu aşkın efendisi bensem eğer
Zindandaki kimin canı?
Bulent Karaalioglu
2021-05-14T11:42:50+03:00Hiç sevmeyenler,hep sevenler için;
Dünyanın en büyük hapishanesini yaptılar.
Kedilerin kimi içerde kimi dışarda kaldı.
Hiç sevmeyenlerin duvarları, hep sevenleri ayırdı.
Size kendi şiirim " Bir Duvardan Bir Duvara" eşlik ettim