Roza

Hüznü öylesine taşıdım, öylesine yaşadım ki tatlı anına denk geldim. Hüznün, acının, yorgunluğun, kederin de tatlı anının yaşamak kelimesinde gizli olduğunu ...

Uzunca bir süre işitmediğim, işitmek istemediğim o sese kulak verdim. Kendime. Yolunda gitmeyen şeyler neticesinde kendime karşı körleştim, sağırlaştım. Her ...

Bir oyun oynuyorum,

Adı "Yaşamak".

Her yeni gün başlıyorum,

Tekrar, tekrar, tekrar...

Kaybediyorum.

Her yeni kuralda.

Tekrar, tekrar, tekrar...

Kaybed...

Yok oluşlar diliyorum. Kayboluşlar. Olmayışlar. Olamayışlar.

Doğuma en yakın yerdeydim. Güneşe en yakın yerde. Hatta güneşten rol çalıyordum bazı zaman. Gel gör ki ne doğdum ne battım. Öylece arafta. Bazı şeyler daha f...

Benim gündüzlerim vardı.

Baharda çiçeklerim,

Çölde suyum.

Benim gülüşüm vardı.

Sanırım artık ölebilirim. Yaşamam gereken onca an, okumam gereken onca kitap, gezmem gereken yerler varken ben öleceğim. Benim daha fazla gücüm yok. Kendime ...

Günlerin pek acıması yokken. Kalbim çok sıcak ve henüz atarken. Yaşamayı unutmuş hatta doğmayı beklerken. Beklerken güzel şeyleri durak durak gezer, hani olu...

Yine yazmak geldi içimden. Yazdığım şey ile ilgilenmiyorum. Bende bu arzuyu uyandıran nesne ile alakadarım. Bu nesne her ne ise beni yerimden ediyor. Yurdumd...

...

Toplumun bir parçası olmak bana acı veriyor.Toplum; ön yargılı, kalpsiz ve acımasız. Bense böyle olmak istemiyorum. Kaçıyorum o yüzden, gidiyorum. Yanlı...