Yine pazartesi sendromları diye diye ortada gezinenler.
Yine ortada kendini yargılamayı bilmeyen ama karşısında ki insanlara gelince bülbül gibi şakıyanlar....
Yine günlerden bir gün ve Sabah saat 6.27.
Yine ben ve yazmak isteyen parmaklarım,
Yine aklım ve içindeki küçük karıncalar,
Yine hayatım ve Sabah baslayan...
Yine ben...
Aslında ne çok konusanım ne de şımarık,
Kendine alıştırdıktan sonra neden çok konuşan benim, neden beni şımartmayı seven senken, ukala şımarık...
Annem mutfakta çığlık atarken kapımı kapatırdım
Müziği açar, kafayı bulur ve dinlememeye çalışırdım
Her küçük kavgada bunu yapardım çünkü ikisi de haksızdı...
Ne diyebiliriz ki, şimdiye dek tekrar eden tek bir sözün gerçekliği altında ezilmeyip de ne diyebiliriz? (Dünya boş)
Bosluktayız ama ölüm çukuru,
Çukurdayı...
BU DÜNYADA Kİ HAVAYI SOLUMAK İCİN OLMEK KORKUSUNU, KATLEDİLME KORKUSUNU, GERİ BASMAYA ÇALIŞIP SOLUMAK YA DA SOLUMAYA ÇALIŞMAK...
NE KADAR KOMİK AMA, LANET O...
Yorucu bir güne daha günaydın,
Yeni acılara günaydın,
Yeni sorunlara günaydın,
Yeni anılar ve kötü anılara günaydın...
Eskimiş vede körelmiş kalbim sana ...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok