''Seyyar dönen salıncak''. Eskiden sokak sokak gezip bizim jenerasyonu mutluluğa boğan şeylerdendi. Balkona çıkar beklerdim. Her gün binemezdim tabii anca haftada 1 kez. Ama izlemek de ayrı keyifliydi. Bir de televizyonda ''Looney Tunes'' logosunu gördüğüm an kıpır kıpır olurdum.
Her memur çocuğu gibi ben de okulların kapanmasını beklerdim. Memleket hasretiyle yanıp tutuşurdum. Denizin mavisine kumun sıcağına kavuşma arzusuyla geçti çocukluğum..
Tatillerde babaannemde kalırken her sabah gelen ekmek arabasının kornasının sesiyle sofradan fırlardım. Marka diye küçük kağıtlar vardı para yerine geçiyordu. Kaç ekmek alacaksam o kadar marka alıp arabaya koşardım. Transit gibi beyaz bir araçtı. Boyum yetmediği için üstüne çıkıp ekmeği öyle alırdım sonra markaları ekmekciye verip sofraya geri dönene kadar o sıcacık ekmeklerin burunlarını yerdim. Beni bu kadar heyecanlandıran birşeyden neden uzaklaşmak zorunda olduğumuzu hiç anlamazdım. Her neredeysem orası benim evimdi bunu kabul etmiştim itiraz etmiyordum idrak edene kadar. Kısacası memlekete kavuşma arzusu, yaz tatilleri ve sıcacık ekmekler beni çok heyecanlandırırdı.