Ne kadar basit; kelimelere (temsili kelimeler, resimler, fotoğraflar, müzikler, mimikler, aklınıza gelebilen her türlü ifade edişler gibi türlü türlü araçlar) döküp bir şeyleri ifade ettiğini sanmak (bu birinci boyut) ve ikinci bir boyutta bunu karşı tarafa hissettirmeye çalışmak (her zaman aktarımlarda boyut değişiyor) ve sonrasında o hissi düşündürdüğün sanına kapılmak; halbuki bir an kıyısından geçtiğini düşündüğün anda o, çok uzak bir okyanusta kendi imgelemindeki, hayalindeki başka bir düşünceyi düşündüğünü hissetmek ve bunun daha ötesi; tahminlerin, öngörülerin manyakça kafanı işgal ettiği ama bir ihtimal, bir şans verdiğin düşüncede aynı frekansı yakaladığını hissetmen... Ne kadar uzak ve ne kadar yakın aslında gibi bir çelişkiyi bir şarkı tınısında dinlemen. (Portishead, Mysterons.)