Yürüyorum, süslü bileğimde çiçek tacım
Silindi her şey ve terk edildi mısralarım
Bilinmek güzeldi, derin bir işti; inkar edemem
Eylemlerin hayasıyla yanık güllere dönemem
Ne kadar vaktimiz var ki birkaç saatten başka
Zalim miydi bilemedim, şans vermedi aşka
Yüzüme tutulan beyaz ışık beni ürkütür, incitir
Üzerimde çocuk alınganlığı, meskeni sinedir
Yazdığım beyanlar beni kuşatamadı aslında
Kuşatsaydı görür müydüm bitap hali aynada
Ama neşem ispirto gibidir, kolay sönmez; bilirim
Kumbaram bahtı çekmese de bekliyor nasibim
Cam bardakta itiraf benliği unutmak değildir
Eskilerde aşk, sevilenin önüne atılan mendildir
Arkamda varlığın, yansımayla seni süzemem
Geceleyin kayan yıldıza ikiden bir et diyemem
Hayat böyle işte, renklerin hepsini taşır; beyaz
Ruhum sıkılırsa çıkmazdan alır beni niyaz
Önümde dizilmiş yollar, hiçbirini seçemedim
Kapılar kapalı değildi fakat ben geçemedim
Güneş tutulursa sarılır buhrana, sarar insana
Kim ne ses edebilir ki meşale tutan ilhana
Firari gidişin ne ucu vardır ne de bucağı
Bir izi arıyoruz ne dağı vardır ne de sancağı
Gizli saklı ipliklerin mahkumuyum sanki
Uzaklaştıkça geriyor, kangren ediyor beni
Zaman, vuslatımın esiri oldu ve çiçeğim soldu
Söyleyeceklerim boldu, sözler duvarıma doldu
Mısra Ergök
2022-05-31T11:37:13+03:00Kafiye ve redif olunca şiirin içine giremiyorum bir türlü ama beğendim. :)
Leylî
2022-05-30T19:19:35+03:00Aslı Çoban, teşekkür ederim :)
Aslı
2022-05-30T18:34:02+03:00"Bilinmek güzeldi, derin bir işti; inkar edemem
Eylemlerin hayasıyla yanık güllere dönemem"
Kafiyeler fazla geldi bana ama sevdiğim bir şiir oldu.