Şimdi gözlerini kendine, içine çevir ve kendine şu soruyu sor: Ağzımdan çıkanlar ve çıkmayanlar, elimden dökülenler ve dökülmeyenler konusunda samimi miyim? Yoksa birilerine onların istediği gibi gözükmek için sözlerini değiştiriyor veya engel mi oluyorsun? Davranışlarını etrafındakilere göre mi düzenliyorsun yoksa? Böyle durumlarda aslında kalbinin sesi her zaman yanındadır fakat kulak asmayacak kadar o anın sahteliğine kapılmışsındır ve aklının sınırıyla davranmışsındır. Bu da senin o an için gerçek yüzünü bir maske ile kapatır, halbuki kendin de bilirsin onun gerçek sen olmadığını, kalbinin sesine kulak vermeyerek zihninin önerilerine uyduğunu. Sonrasında bir pişmanlık yaşarsın ya da yaşamayacak kadar kendinden ve kalbinin sesinden uzaksındır. Belki de kendinden o kadar yoksun kalmışsındır ki taktığın maskeler artık sen olmuştur. Genelde zihin yap ya da yapma, söyle ya da söyleme diyorsa kalp tam tersini söyler ama işine gelmeyecek olduğundan çoğunlukla kalbini es geçerek aklının önerisine uyar insan. Zihnin ısrarcı önerileri; seni korumak, zora sokmamak, tembellik, bencillik, açgözlülük vs. adına olan önerilerdir. Kalbin bilge sesi ise her zaman maceralara, zorluklara girerek gelişmeni, hareket etmeni, paylaşmanı, hoşgörülü olmanı, tokgözlü olmanı vs. söyler. Çünkü insanın kalbinin sesi aslında İlahi rahmetin sesidir. Kalbinin sesini dinleyen ise o rahmete mahzar olmanın güzelliği ve bereketi ile daha da çok kalbinin sesini dinlemeye ve ona göre yaşamaya başlar. Bu ses herkeste aynıdır. Kimi bu sesi duymamayı seçerek ondan men etmiştir kendisini, böylesi bir insan zayıf bir insandır. Çünkü aklının sınırı ona ne söylüyorsa o ona uyarak bir yaşam sürmeyi tercih etmiştir. Eğer o insanın bilinç seviyesi de bir hayli düşükse ortaya inanılmaz sapkın davranışlar bile ortaya çıkabilir. Çünkü o zihnini değil de, artık, zihni ve onun dışındaki her şey onu yönlendiriyordur. Kimi ise, kendinin bir birey olduğunu ve çevresinin, zihninin veya herhangi bir şeyin onu yönetemeyeceğini bilerek tüm bunlardan özgürleşerek yalnızca kalbinin sesini dinler. Bu insan bilinç seviyesi yüksek, doğa ile uyum içinde yaşayan, ahlaklı, güçlü insandır. Ne zorluklar, ne nefsi arzular, ne korku onu esir almıştır. O, özgürlüğü seçerek, yalnızca ilahi olanın hayrını gözeterek takdimlerini sergilemeyi seçen kişidir. Ve İlahi olan da onu gözetecektir.
Zihin ağacı negatifliklerle, ahlaksızlıklarla, kötülükle, korkuyla, utançla, bencillikle sulandıysa vereceği meyvelerde ona göre olacaktır. Fakat pozitiflikle, ahlakla, iyilikle, güzellikle, cesaretle, diğerkâmlıkla sulandıysa onun meyvelerini yiyecek ve yedirecektir.