Fezlekeye yazdıkları düşlerim, ayrı baş çekmemiş. 

Lugatlarındaki argosu serserilikmiş.

Kânunlarına göre esaretlik fikirlermiş.


Aralığın on ikinci gecesi,

Nefes aldığımı hissetmediğim bir yerdeyim.

Özgürlüğün berisinde oturmuş, çaresizliğimle dertleşiyorum.

Evsizim.

Memleketsizim

Yorgun ve sessizim.

Bu gece yıldızlar olacak mürekkebi kalemimin.

Bu gece olacak dört duvar çizgisiz defterim.


Kafamdaki adamların tartışmaları bitmezken, 

Sesleri düşüncelerimin içine içine işlerken, kalkıyorum ayağı tüm dengesizliğimle.

Bağırıyorum ciğerimdeki son nefesi tüketirmişçesine.

Kesin şamatayı! 

Altı üstü birkaç tane müşteki kararname tanrısı. 

Kesin! 

Yok yere gençliğime açılmış tazminat davası. 

Mühim değil. 


Akabinde seni sevmenin saadeti kapladı içimi. 

Elimde başka ne kaldı ki?

Kalmadı sahi.

Hayat ne garip değil mi?


Dün güzelliği damağında kalmış bir gecenin sevinciyle güne merhaba derken, 

Neşeli bir kahvaltıyla demlenirken, 

Bugün kumanyanın yanında çayı çok gören polisin yudumlarında gözlerim. 

Korkulan, bilinmeyen, serin duvarlarda belim.

Yok ki elimde kağıdım, kalemim.

Seni kelimelerle geceye resmedeyim.


"Bitti mi aşkın, kadınların, uyuşturucun?

Yazacak bir şeyin kalmadı mı?"

Merak etme her şey yerli yerinde.

Sadece başım dertte yasalar gereğince.


Hayata ayak uydurmaktaki niteliksiz yeteneklerimden dem vurmayı pek severdin.

Bir zamanlar benimle ara sokaklarda delirirdin.

"Kalbimin en masum diasporası seninle erittiğim saniyelerim" demiştin. 

Saçlarımla oynanmasından pek hazzetmediğimi bilirdin.

Fakat senin ellerin ikna ederdi her defasında. 

Başımı kucağına bayram sevinciyle devirirdim. 


Bir şişe şarap hediye etsek yeterdi bedenimize.

Açılırdı tekrar o fasıl.

Cemal Süreya şiiri düşerdi dilinden, 

Sol omzuma kısık sesinden.

Sevişmek yürürlüğe girerdi yine tüm usulsüzlüğüyle. 


Acaba dolunay var mıdır bu gece?

Bugün cuma ve ben ilk defa dolunaya bu kadar uzak,

Etrafımda bunca tuzak,

Geceyi böylesine siyah, 

Hissetmemiştim.

Küçükken daha yüzmeyi öğretirken babam kollarında,

Bir anda bırakmıştı beni sığ sulara.

Korkuyu hiç bu kadar yakından tanımamıştım.

Bilahare kaçacak bir yerimin olmamasıyla tanışmıştım.


Anladım ki kaçacak yerin olmayınca, korkmanın faydası yokmuş.

Şimdi tam olarak bu kapanda,

Bu idrak cehenneminde,

Uyanamadığım kabus icinde,

Kaçacak tek yerim olan sen yoksun.

Anlayacağın korkacak yerim kalmadı masal.



(Cristopher Thompson/Smoker)