Ah bu şarkı,

ne zaman rastlasa bana,

20 numaralı koltukta,

Cam kenarında,

yolluksuz bir yolculuğa çıkıyorum.

Yol kenarlarının en güzel olduğu o vakitler hani, ‘Sesime ses değse çığlık oluyor’ diyor şair.


Sesimin imtina ile çıktığı,

iç çekişlerimin mutluluğu filtresiz resmettiği, 

Buğusunda hayallerin, kıvırmadan dans ettiği

Ellerimin yüksek rakımda asılı kalmış gibi titreyerek,

Kendine kuytularda bir yer tertip ettiği bir yolculuktan söz ediyorum.


Nakaratını mırıldana mırıldana,

ezbere dizdiriyorum şarkıyı,

İki kere çalıyor şoför,

Belli ki o da yol alıyor kendinden ıraklara.


Sonra ne zaman rastlasa bana bu şarkı,

Gözlerimi kapatıp 20 numaralı koltuğa oturuyorum usulca,

Yollar; uçsuz bucaksız, 

Yol kenarları ıssız, ve de uğraksız 

Eskisi kadar iyi resmedemiyorum.

Çığlık da olmuyor sesim,

Ama yine de kendime yaklaşıyor,

Diri bir kalbe refakat ediyorum.

Aynı şarkının nakaratında kaçıncı can çekişim kim bilir,

Nasıl da feyz alıyor şair beni dinlerken hala,

“Yumma gözlerini uyuma bugün” diyor, 

Uyumuyorum,

Yolculuk bitiyor,

iki defa dinleyip kapatıyorum…