On sekizinci yaşım için mum üfleyeli dört sene olmuş. Bugüne kadar küçük bir kavanozun içinde bir ve sekiz rakamlarından mumlarımı birkaç küçük anıyla beraber saklıyordum. Sakladıklarım hatıra değil birer yükmüş. Kavanozun kapağını açtım ve içindeki kelebeği serbest bıraktım. Artık daha fazla anı yok. Etrafta “hatıra” adı altında sakladığım ne kadar çöp varsa hepsini bir bir poşete tıktım. Beğenip büyük heveslerle aldığım ve içini mutlu fotoğraflarla dolduracağımı sandığım ne kadar çerçeve varsa hepsini tek tek kırdım, onları da o poşete attım. Anısı olduğunu düşündüğüm, silmeye kıyamadığım resimleri sildim, fotoğrafları yaktım. Her seferinde “ama o aslında iyi biri” diye kendi içimde akladığım ne kadar insan varsa hepsinden birer birer kurtuldum. Deniz kenarlarında dalgalarla savaşarak topladığım ve yıllarca sakladığım deniz kabuklarım bile artık yok. Evet, artık daha fazla anıya yer yok. Hepsini çöpe basınca anladım yıllardır kambur olduğumu. Sırtımdaki yüklerden kurtuldum, tamamen dik durabiliyorum. Bu kutladığım yirmi ikinci yaş günüm değil. İlk kez doğduğum gün bugün, yeniden var oldum. İyi ki doğdun tırtıl, yakında kelebeğe dönüşeceksin.