Kendimi sevmiyorum doktor. Aynaya bakmayı sevmiyorum, içinde çehremin olduğu resimlere bakmayı sevmiyorum, yürürken camekanlardaki yansımamı sevmiyorum, ansızın beliren o arsız gölgemi sevmiyorum, sürekli maruz kaldığım sesimi sevmiyorum. Ayak baş parmaklarımdaki tırnakları sevmiyorum. Donuk baktığında gözlerimi sevmiyorum.

Kahkahalarımı sevmiyorum, arada sırada merhabalaştığım gözyaşlarımı sevmiyorum.

Dişlerimi fırçalarken fark ediyorum, dişlerimi sevmiyorum. Saçlarımı tararken fark ediyorum, saçlarımı da sevmiyorum. 

Aptal aptal uçup giden hayal gücümü sevmiyorum.

Kendimi kandırmaya çalışırken ki ahmak tesellilerimi sevmiyorum.

Yürürken farkında olmadan düşürdüğüm omuzlarımı sevmiyorum. 

Yetersizliğimi sevmiyorum.

Sorumsuzluğumu, boş vermişliğimi sevmiyorum.

Zaaflarımı sevmiyorum. Bana dair bir çok şeyi hiç haz etmiyorum doktor."


Şimdi o sakin sesinle bana diyeceksin ki; "Kendine haksızlık ettiğini düşünmüyor musun? Kendini sevmen için hiç mi nedenin yok?"


"Kendime haksızlık etmiyorum doktor, ben kendime az bile yapıyorum.

Ha kendimi sevmem için illa ki kıyıda köşede birikmiş, tatmin etme amaçlı hafızada tutulmuş ama hiçbir halta yaramayınca unutulmaya mahkum bırakılmış bir kaç güzel yönüm mevcuttur. Ama gel gör ki karnın açsa ekmek kırıntıları seni doyurmaya yetmez doktor. Bana can alıcı büyük lokmalar lazımdı. Küflenmişte olsa can alıcı büyük lokmalar..

Benim kendimi sevmem ihanet değil de nedir doktor?

Bunca kötülüğü kendime yapan bendim, bunca zaafa göz yuman bendim, bunca beyin yakan düşüncelere kendimi maruz bırakan bendim. İçten içe kendimi ezen yok eden bendim."


Şimdi de diyeceksin ki; "Suçlu sen değilsin, sen böyle olsun istemedin. Bunları kendine sen yapmadın." 


Hadi diyelim ki doğru söylüyorsun, diyelim ki gerçekten bunları ben bana yapmadım. Şöyle ifade edeyim doktor;

"Bir meydanda üç kişi bir araya geldik, üçü de bendim. Bir yanım diğer yanıma işkence yapmaya başladı. Diğer yanım çaresizce o ıstıraba katlandı. 

Ben buraya kadar kendimi affedebilirdim doktor, bana işkence yapan yanımı affedebilirdim, işkenceye maruz kalan yanımı da affedebilirim. Hatta ne kadar sonra bilmem ama kendimi sevmeye bile başlayabilirdim. 

Ama orda üç kişi vardı ve üçü de bendim doktor.

İşte ben; Bir yanım diğer yanıma işkence ederken sessiz kalan, bu zulme ses çıkarmayan, hatta ve hatta şahit yazılmaktan korkarcasına oradan uzaklaşan üçüncü yanımı affedememem doktor. 

Ben, üç maymunun en vicdansızıydım, en ketumu, en yalancısı..

Kendime en büyük acımasızlığı ben yaptım. Beni kaderimle baş başa bırakıp kaçıp giden yine bendim doktor. Ben, gemiyi ilk terk eden o aşağılık fareydim.

Şimdi sen söyle; Ben kendimi nasıl seveyim doktor ?