Ummalarımın, beklenti yakarışlarımdan bile bana kopup gelemeyen hislerin birden kapımda belirivermesine olan şaşkınlıklarımın, bir noktadan sonra üzerinde niye'leri yormaya değer görme bakış açısına gelmiş olmaktan biraz garipser ve alınır oldum. Bir dönemlik, belirli bir zamanlık hatta bir ömürlük istenilebilecek bir düşüncenin, duygunun veya tatmini mümkün olmayan türünden gelenin aynada görünmesinin sebeplerini neye yoracağımı bilemedim ama yorulmayacağım bu sefer. Hissime kapılmış bir duygunun düşünce ağzımda çiğnenip tadının yumuşakça etki ettiği, algılara hoş bir şekilde yayılması, o durumu tasvir edebildiğim ifadelerin, betimleyişlerimin bir cabası, gayreti. Birbirine ulaşılamayan mesafelerde yol almayı sanmak gibi bu tat-düşünce-his üçlemesi boşluğuma yayılan. Düz çizgide ilerlerken yakın anların notalar gibi ritimsel dokundurmaları, bu dokundurmalardaki tınılarda heyecanların, korkuların, ümitlerin yeşermesi. Yakarışların dize getirilemez bir biçimde, önünü serbest bırakın nidalarıyla devam etmesi. Bu notadan devam edilmesi gerektiği bütün mecralarımda yayılmış, peki madem; durduran, durdurabilecek yok iken bunun şımarıklığını biraz olsun yaşayabileyim. Verilen şansların, yakalanan fırsatların sonucunda sahip olunan memnuniyet fetişimizden değil de tepeden bu sürece ışık tuttuğunda ileriye dönük atılmak istenebilecek adımların seslerinin kulaklarımda bir yankı uyandırması... Her şey hiçbir şey için. (All for nothing.) "Gerçekten istiyor musun?" sorusunu kendine hiç sorma.
23.03.2020
Yayınlandı