Hikâyeler, hikayeler... Sonra hayatlar... Ne çok hikaye gizliyor hayatlar. Sokaklar, kaldırımlar mesela kaç bin, milyon, milyar anı taşıyor acaba? Kiminin "Bana burda gülmüştü" dediği köşebaşı kiminin "Bak en son onu burada görmüştüm." dediği yer. Hepimizin böyle farklı anıları, farklı hikayeleri varken bizim aynılık arayışımız neden? Şu aynaya baktığın yüz her gün aynı mı? Bakışların hep hayata aynı anlamla, aynı hevesle, aynı sevgiyle mi bakıyor?


Benim bakmıyor mesela. Bir zamanlarki hevesli, mücadeleci, neşe dolu kızı aynalarda göremez oldum. Heveslerim hep kursağımda kaldığından tüm heveslerimi geri dönüşüm kutusuna atmışım. "Bana faydası olmadı bu heveslerin alın siz yeniden dönüştüre dönüştüre kullanın." demişim. Heveslerimin çoğu kursağımda kalmış olabilir ama neden hevesliğini kaybedip hayatımın en güzel gerçeklerine dönüşen şeyleri unutuyorum/unutuyoruz?