Kibirli bir şehvetin parmak uçlarından
Orta doğuya açılıyorum.
Edilgen günah çukurundan yakamıza bir günah tözü seçiyoruz cemaatle.
İnsan kendisinin ölçüsü müdür bilmiyorum,
İnsan tanrının ölçüsüdür biliyorum.
Ikınarak fildişi yığıntılar arasında,
Kangren bir kol sahipleniyorum kendime.
Obur talihsizliklerim olacaktı benim, şurada bir yerlerde.
Ve baş ucumda karganın teki,
Kıpkırmızı gözlerinden kin sıçrıyor üzerime.
Bir balkon inşa edebilmek adına tüm bu gerçekler.
Bu gerçekler bir ejderin ağzından çıkmadı.
İnsan kölesidir insanın.
Bu gerçekler bir insanın ağzından çıktı.
Kıskanç uyuşukluklarla yüzleşmek istemiyorum.
Ben tüm bu günahlar arasında ucu tanrıya bağlanmayan bir kıble seçiyorum.
Yedi kere altını çiziyorum kıblemin.
Ben sekizinciyim diyorum.
Açgözlü bir kıblem var benim.
Sekiz kere tavaf ediyorum her bir köşesini.
Biz cemaatimizle dinden bahsediyoruz, dine benzemeyen.
Biz cemaatimizle yakamızda üç kuruşluk karanfiller gezdiriyoruz.
Tanrım öfkeleniyor.
Tüm günahların çukurunda yaldızlı beyaz bir gül seziyorum.
Tembel bir gül.
Uzanmak istedikçe salıveriyor kendini daha derine.
Bir kuyunun dibinde,
Ben ve cemaatim.
Biz sekizinci büyük günah.
Biz riyakarlar.
Biz yalancılar.
Yakamızda kendimizi gezdirerek,
Tanrılarımızı pısırık bir güneş altında savaştırıyoruz.
Mısra Ergök
2023-03-19T14:53:41+03:00Çok iyiydi Beyza…