Fakat bir gün dönüp bakacaksın ektiğin bahçeye
ve göreceksin ki her yer talan.
Ektiğin güller çürümüş,
darmaduman olmuş her yer.
Kendini nadasa bırakacaksın sonra.
Güneşli günlerin anısı olacaksın.
Kimsesizliği iyileşmek sanacaksın.
Oysa ki hiç bilmeyeceksin.
Kimse seni kabul etmezse,
dönecek yerin olmayacak senin.
O kadar hızlı gezdin ki yüksekleri,
çok hızlı çakılacaksın mecburiyetine.
Şimdi aşıksın uyduna,
yarın vereceksin derindeki nefesini.
Hatırlat bana,
sana dibin de
bir dibi olduğunu anlatacağım.
Beni anımsayacaksın sabaha karşı bir vakit.
Gözlerimi asla unutmayacaksın.
Çok emin olacaksın,
çağırsan koşa koşa geleceğim sanacaksın.
Devranları dönmez bileceksin,
devir daime tapan bir mürit olacaksın.
Eskiden olsa,
derdim ki çamur bile saftır en derininde.
Eskiden olsa,
isterdim ki duman olup senin ciğerlerine dolayım,
ışık olup gözlerine sızayım,
alkol olup kanına karışayım,
kedi olup arsızca sırnaşayım.
İsterdim ki kurt olup senin sürüne dalayım.
Elimdeki nasırı,
senin hatırına okşayayım.
Şimdi sorsan
her şey yitti içimde
sapsarı bir öğle sonrası.
Hiçbir müptezel sayıklamaz artık senin adını.
Hiçbir yangın sönmez daha da senin suyunla.
Bilirim,
seni özlemek
meşrulaşmamış bir suçtur içimin sokaklarında.
Ama bilmez hiç kimseler,
seni sevmek,
çoluk çocuk tanımayan
bir intihardır benim beynimde.
İçimdeki hastaneler kapalı...
Anlıyor musun?
Sakın geri dönme!