Çoğu şeyin farkına varmanın benim için her zaman kolay olduğunu düşünüyor olsam da, kendime karşı yitik bir objektif açıya sahip olduğumu bazı zamanlar anlıyorum. İçimde karşı konulmaz bir şefkat ve odak noktası olma açlığı var; her zaman değil, ama var. Bir önceki cümlede, kelimelerle iyi olan aramı kullanıp kendime bir kaçış yolu bırakmış da olabilirim -her şey gibi bu da mümkün. Bir şeyleri savunmak benim için zor olmadığı kadar kolay da değil. Bazı insanlar açısından geçerli olan öneri ve durumların bir diğer bazı insanlar açısından geçerli olmadığını anlamaya çalışıyorum. Herkesin, kendine ait en az bir tane yolu olmalı bu hayatta ve bunun kuvvet ile kudretini benimsemek o kadar zor olmamalı. Buna karşın insanın içinde büyüttüğü muhteşem karanlığın, en az kendi kadar muhteşem bir aydınlığa ihtiyaç duyabilecek olmasının kendimce haklı tedirginliği içindeyim. Yarım bırakılmış bir hayattan daha kötü çok az şey olduğunu oluşturuyorum bugün bilinçli olarak savunmasız bıraktığım aklımda. Gördüğün gibi: elden bırakılmış bir tek ipe bile müsaade etmemeye gayret ediyorum. Aslına bakacak olursam biraz da yorgun sayılırım, ama bu yorgunluk benim için basit de olsa anlam ifade edecek demek değil. Donundaki boku annesine yakalatmadan tuvalet çöpüne yetişmeye çalışan bir çocuk hızında koşturarak giriyorum kimlik kapısından, fakat bunun öneri olarak algılanmasını kesinlikle önermiyorum. Küfürle genişlemesi mümkün bir tartışmayı tek kelime etmeden kişisel taraflı bir savuntuya çevirebilirim. İnsanın karantılı bir mizaca bürünmesi için gözle görülmeyen, münzevi bir yanlış anlama ne kadar da yeterli! Lütfen burayı bastırarak söylediğim için sinirli ya da en azından gergin olduğumu düşünme; tarafımdan uzun sayılacak bir süredir, iç ve dış duygu kontrolü üzerinde çalışıyorum, ama kontrollü duyguların yazım dilinde ne kadar usta bir biçimde yansıtılabileceği hakkında hiçbir fikrim yok desem yanlış olmaz. Aklıma geldiği şu sırada, kırılgan görünmeden geri çekilmenin ne kadar hayata dahil olduğunu da henüz terazimde tam olarak doğru yere oturtmuş olmamam da güçlü bir ihtimal olarak bu paragrafın içinde dursun; aksi halde sana hiçbir şeyi yeterince bencil ifade etmeden buradan gitmiş sayabilirim kendimi. Sen de biliyorsun ki özgün bir birey, özgür bir bireyden daha tutsak olmamıştır çağlar boyunca. Şimdi lütfen tüm rollerden sıyrılmanı dileniyor oluşumu mazur gör. Böyle söylüyorum, çünkü benzeşmelerinin birer kıymık gibi battığı oluyor sana benzemeyen yerlerime. Kırıcı bir şey söylemiyor olduğumu biliyor olduğunu umuyorum. Birazcık da olsa olgunlaşmış varlığımız hamlığımızla ne kadar da çatışıyor, değil mi? Gerçi olgunluğa sunulacak bir kıstas olmadığının da bariz gözetimindeyiz. Neden kendinle çarpıştığın kadar benimle de çarpışmaktan kaçınıyor stresini yaşıyor mimiklerin? Bunun bir terk meselesine dönemeyeceğini çoktan idrak etmiş olduğuna inanıyordum! Belki de inanç yanlış katile kurban gitmiş bir canlıdan başkası değildir... Bu konuda ne düşünüyorsun?