Aynı anda o kadar çok duygu hali içerisindeyim ki. Ruh halinden çok "duygu hali" ile tanımlamak daha doğru sanırım. Dışarıda olabildiğince hızlı, kalabalık ve acımasız bir dünya ve ben evimde duvarlarım arasında kahvemi yudumluyorum. Şimdi Balzac'ın neden bu kadar çok kahve içtiğini anlamaya daha yakınım. Uyandığım her sabah içtiğim kahvede değişiklik yapıyorum ara ara. Genelde sütlü içtiğim kahveyi bu aralar içim pek bir sade istiyor. Bir gün sevdiği şeyi diğer gün içi almayanlardan mısınız?Yoksa güvenli alanından bir türlü çıkamayanlardan mı? Her gün aynı kahveciden kahvesini alıp hep aynı makarnacıda mı yersiniz yemeğinizi?Benim kendimce yarattığım güvenli bir alanım var sanırım. Kendine ait bir oda yaratmak her kadının hayali değil mi? En güvenli hissettiğimiz yer de tuğlalarınını elleriyle tek tek yerleştirip sıvasını yaptığımız, o taze yosun kokan dört duvar. Sahil kasabasında yüksekçe bir tepede çoğu kadının odası, sarp kayalıkların üzerinde. Güneşi selamlıyor her kadın sabahları. Öyle güzel gözüküyor ki o sarp kayalıkların ardından güneş. Güneşe selam! Kasabada dalgalar akşam saatlerinde acımasızdır, bunu çoğu kadın bilir. Hele geceleri çoğunun kağıda kaleme sarılması... Gecenin içimizdekileri dışımıza vurması mı yoksa dalgaların işi mi dersiniz? Dalgalar aşındırır duvarı, yosun tutar çarpa çarpa. Ondan biraz yosun kokar çoğu oda. Ondan çoğunun denize olan sevdası ve tutkusu. Deniz kokan saçlarını hemen yıkamayı sevmeyenlerden misiniz? Yoksa soluğu hemen duş kabinlerinde alanlardan mı? Ben her şeyi, özünü alması için biraz bekletmeyi seviyorum galiba bunca aceleciliğime rağmen. Parfümlerin de dip notalarını severim en çok. Kendi odamda yazmayı seçiyorum bu gece de. Sanırım ne kadar yenilikçi olsam da her gün kahvemi aynı yerden alıyorum ve aynı makarnacıya gidiyorum. Tüm dondurmalara tek tek bakıp, neli olduğunu sorup sonunda hep dondurmamı çikolatalı alıyorum. Yüzünü aklıma getirip her bir hattını ezbere çizebildiğim kişiyi, milyonlarca kez kaydediyorum farklı sekme açıp. Açtığım sekmeleri de unutuyorum, üstelik her defasında farklı sekme açıyorum ama silmeyi hiç aklıma getirmiyorum. Yenilikleri deli gibi arzulayıp alışkanlıklarından hiç vazgeçemeyip, hep aynı yere taburesini çekip iki çay söyleyenlere...