Gayrı beni kanatmayın

Uzağımda alınıp satılıyor merhemler

Gel demeye davrandığım kim varsa

Benden korkuyor sekizyüz yıldır.


Her gece ölüp sabaha uyanışım niçin

Üstümdeki lanet kokusu

Önümdeki haram somun

İçimdeki ağlamaklık olduğumdan beri

Niçin nereye gitsem geliyor sekizyüz yıldır


O kadar çok konuştum ki kendi arkamdan

O kadar çok koştum ki yorulmak utandı

Öyle yandım öyle yanıldım ki

Durduğum yollar cehennem sandı sekizyüz yıldır.


Çocuklar sevmedi beni

Ne büyümüşlüğüm ele geldi...

Ne sevmişliğim dile bir kere

O kadar çok öldüm ki,

Ölümün her türlüsü denendi üstümde sekizyüz yıldır.


Gözlerimi verdim kuşlara sekizyüz kere

Ayrık otlarından can aldım

İnsanlardan ah

Yazıklar, yazıklar, yazıklar bana

Günah... sekizyüz yıldır.


Bu insanların dokunup tutamadığı acı

Neden beni pişirip masalarına koyuyor

Neden avuçlarında un etmek isterler de bağrımı

Bir kere bir toprağa koymazlar sekizyüz yıldır.


Gayrı beni kanatmayın

Öyle acıyor ki kuşlarım, gökyüzüm ve ağaçlarım

Tutamıyorum sekizyüz yıldır.


Sekizyüz yıldır sekizyüz!

Nere yokuş nere düz

Nere bahar nere güz

Neydi gerçeğe sözümüz

Bilemedim sekizyüz yıldır


Beni kanatmayın.