-Bir abajur olması gerek baş ucumda. Ancak o zaman ev diyebilirim.


Geçen evin kuytu köşelerinde durdum. Odaların kullanılmayan köşelerinde bir süre dikildim. Hani şu salonun kullanmadığın kenarları var ya, onlar işte. Sadece L koltuğa, klozete, duşa, yatağın durduğu zemine kira veriyor değilim. Tavandan tut da kaloriferin altındaki süpürge girmeyen boşluğa kadar kirasını veriyorum.

Durdum.

Dedim:

"Yendim seni kapitalizm!"

Bir yıldız belirdi ense kökümde. Kızıl yıldız! Osmanağa'da tanıdık dövmeciye, makinede kalan boya boşa gitmesin diye yaptırılmış bir dövmem oldu aniden. Savaştım diyebilirim artık emperyalist güçlere karşı hem de tek başıma hem de kendi paramla.


Hilfiger marka yeşil parkamı giydim ve attım kendimi sokağa işe doğru. Sokakta kimse yok. Ben varım, kediler var, kahvaltıcılar var, sarhoşlar var. Neden mi? Saat sabah 7 ve ben Kadıköy'de oturuyorum. Akşam 7'ye kadar çekilmez olur Kadıköy. Hoş 7'den sonra da çok çekilmiyor da el mecbur. Yürüdüm şöyle aşağı vapura doğru. Herkes poğaça yiyor ama herkes. Kıymalı, kaşarlı, dereotlu, zeytinli ve peynirli poğaçalar. Beyaz gömlekler, rugan ayakkabılar giymiş erkekler ve yüksek ince topuklular, bel üstü etekli güçlü kadınlar ama hepsi poğaça yiyor. Hepsi 8.30 Beşiktaş vapuruna koşuyor. Ağızlarından poğaça fışkırıyor. Ortalama 300 yolcu ve 600'e yakın poğaça ile denizin üzerinde seyir başlıyor. Poğaçası fazla gelen martılara atıyor. Farkında olmamız gereken birkaç şey, senelerce okullar okuyoruz, senelerce ortalama maaşlara ortalama patronları zengin ediyoruz, unvanını ya da titleı öve öve bitiremiyoruz sonra birinin bıyığında poğaça var, biri kıymalı kır pidesi yüzünden gün boyu pıkır pıkır geğiriyor, yerlerde bordo ruj lekeli yarım/çeyrek poğaçalar, vay anam. Beşiktaş'a geldik. Gidiyoruz bakalım öğle yemeğine kadar ofiste yatmaya. Mesela ben bunu boş kaldım diye yazıyorum, öğleye kadar iş yok. Öğlen de bir sodexo vesilesiyle soslu moslu tavuklar, etler yedik mi oldu bu iş.


İşte Kapitalizm adamı böyle ''yener''. Bir tane Big Mac yedirmek için koca Sovyet Rusya'yı yıkar, kıçına giydirir kot pantolonu, vurur şaplağı.


-Aynı kırmızı, aynı sarı, şekli farklı.