yürümek, ayaklanmak isteyen taşlara baktık

deşilmiş toprağa, deşilmiş yüreğe baktık

bir şey ummaksız

yaşamaktan ne umdu kiraz bahçeleri

oturup bunu düşündü anneler

bakmak ve bulunmak tercihsizce geçti üstümüzden

kaçışı gecikmiş tohumları gördük

elimizde rü'yası kalmış uykuları anladık

filesi boynuna dolanmış kadınlar

yürüyemiyor şimdi

kendini ölümle sınadı toprak

yeniden doğurarak bir vakit

yeni bir tutunmak gücünü

göğsüne bir yaz göğü sığdırarak

yüzünü aşındıran kederin derisine

alışmak gibi bir isim biçti

bir kadın bakışıyla geceyi milyona böldü

hissinin son yüzünü

uluyan geceye teslim etti

yakından bakınca anlaşılmadı

uzaktan bakınca anlaşılmadı.