Yapayalnız ve ülkesiz...dünyadan koparıp ellerimi koşar adım kollarında soluk bulurdum.

Renkleri onda öğrenir, anlamımı onda keşfederdim. Patika yolları da, asfalt yolları da elleriyle işaret ederdi, Sıcak alnımda ateşi söndürmeye gelen bir ıslaklıktı çünkü.

Çocuklukta nefes nefese koşup hıçkırarak ellerine denizleri boşalttığımda oydu zaten.

Dudaklarım közlenirken sözcüklerin yenik düştüğü zamanlar, yeni kelimeleri öğretende oydu.

Hani yanlış yere meyil verirken bir fidan, ilk müdahalesiydi tahta ve ipini kavuşturup belimi sıkılaştıran.

Kuşları da o gösteriyordu ela derin gözlerinde sevinç ile. Bir kuş olmak niye bu kadar zor diyemiyordum. İzliyor, takip ediyordum. Dolgun genç memelerinde dolan sütü ağzıma bırakıp,

Hayata ateşimi söndürüyor. Açlığıma dur diyordu. Yazmasına kavuşunca küçük ellerim, küçük olmayı bırakıyordu çoğu zaman. İnce işlemelerinden tanıyordum acı ve kederini. Bir iki tel beyazlamış saçlarına da dokunuyordum ayrıca. Daha ölümü ve saklı kederi bilmiyordum bunlar olurken, onun gözyaşlarında tanıyordum ne büyük kederdi, ortak keder. ''Benimde saçlarım beyazlıyor.'' diyordum içimden. Kaç yaşımda olduğumu unutup koynunda uyuyup, can suyu gibi çekiyordum bana yaşa der gibi saran kollarını...


Dünyanın çok kederi vardır,

İnsanın az çok.

Senin ne kadar?


Bunu sen öğrettin bana, hüzün ondan tanıdık ondan doğurduğum, büyüttüğüm şey.

Ondan sarmaşık gibi sıkıyor kasıklarımı, ondan karnımda bir ağrı. Belim yorgun, gözlerim gibi .

''Sen yorgun musun?'' diyemiyordum. Desem ne ki! Ağlamak. Küçük bebeğini beşikte sallıyorlar,

Amaç uyutmak ama ben kusuyorum. Başımda bir bıçak

-yani ölümüm.

Sırtımda bir biçer

Sanki dün gibi hasretim.

Fularım boynumdan kayınca,

Bir kuş gibi hafifledim.

Ve işte teslimiyetim gökyüzüne, vaziyetim tüm günlerden harap. Bir koynuna varsam. Bütün kötülükleri bitireceğim, bütün kötülükler beni bitirmeden.

Ufak bir çizgiydi ben yürüdüm yol oldu, içimde karanlık. Ağaçlarla konuştum diye güldüler.

Korktum. Karabasanlara baskın yaptım. Doğruldum. Küçük çocuktum. Küçük çocuk muydum?

Kederini üfledin karanfil kokusuyla kulağıma. Çekildim, kurudum.