Öldü

Vurmadı elleri kıyıya

Yuvarlanıp düşmedi ayaklarına dağların

Bir tören gelmedi aklına kimsenin

Yaşamdan, yaşamaktan;

Ahmak tenden atılan ter gibi kaçtı gitti.


Bahar bildiğim gibi gelseydi şayet

Onu koynumda koruyabilirdim

Aklına muskalar yazsam imanından

Kabul etmez tanrılara gitsem iyiliğimden

Beni bir büyücü sayarlardı.

Yine de çıkar gelirdim sundurmalarından, mabetlerinden


Öldü

Gömleğimi geri vermedi

Kan sızısı duydu sanırsam giderken

Savulan bir mahkumiyeti,

Ya da duru, aydın bir mahremiyeti tutmak benim işim değildi

Onca güzelin ellerini işledim hayata

Sarraflar gibi ellerim masalardan çeneme tutuştu camekan berilerinde

İnsanları süzdüm, güzel ettim.

Duydu sesimi giderken hatta

Bana tutulmaz bir söz verdi.


Çenesinden toprakları almıştım

Koyu çiçeklerde sınanan fotoğraflar

Ve fotoğraflarla sınanan koyu çiçekler

Bir büyük devlet anlaşmasına koyuldular o gitmeden

Oysa bilmiyordu gideceğini,

Ben ellerimi sallarken.


Öldü

Helal etmedi hakkını, dudağını

Tavanlarım büyüdü gözlerimi açtıkça

Damarından yırtılan üzüntüler,

Derdine dert ki dert derdine dermanlar,

Güneyin yüzünden bayat rüzgarlar

Onu kuşlara bıraktı kabule doğru


Öldü

Avcuma çamurlar topladı

Örttüm yüzünü fotoğraflardan


Gelmedi bu sabah can çeşmesine

Kırılan yollar kadar uzak ve uzak

Yaşamın yüzü şişti anlamaktan

Toprağın canı dağıldı anlamaktan

Renk verdim gece oldum anlamaktan

Öldü.



Fotoğraf: Emi