İnsanoğlu doğumundan bu yana canı yandıkça gözyaşı dökmüştür. Çünkü acılar kalbe zarar verir, acıları kalpten ancak ağlayarak temizleriz ya da ağlamak stres hormonlarını düzene soktuğu sonrasında da mutlu hissettirdiği için ağlarız.

Ağlamak insanı güçsüz yapar, güçsüz insanlar ağlar, derler oysa Sami Paşazade “Ağlamak uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son kuvvetin feryadıdır demiştir. ”

Bizi kendimize getirecek o son kuvvet hayata karşı verdiğimiz mücadelede değerli feryat damlaları niçin insana güçsüzlük olarak gelir, gerçek güç en zayıf anında verdiğin mücadelede değil midir? 

Ağlamak güzeldir, güzeldir çünkü kalbin hâla umutlu olduğunu gösterir.

Sadece acı çekince mi ağlarız peki? Sadece acı çekince ağlıyorsak mutluluk gözyaşları kavramı nerden gelmektedir? Araştırmalara göre aşırı mutlu kişi o an duygusal yoğunluk ile baş edebilmek için ağlarmış. Buradan çıkardığım sonuç

-mutluyken de mutsuzken de- ağlarken bir şeylerin mücadelesini veriyoruz. O zaman ağlamak en büyük güçlerden birinin göstergesidir. Ağlamak kalbi temizler ya, o zaman ağlayanların kalbi de hep temizlenir. Peki ağlamak kalbi temizliyor ve yeryüzünde bu kadar insan ağlıyorsa bu kötülük niye, bu kötülük nerden gelmekte?

Ağladığımızda bile kalpteki kötülükler temizlenmeyecek kadar çok mu ya da kalbinde kötülük olanlar ağlayıp pişman olmayacak kadar çok mu? Hangisinin olmasını tercih edersiniz bilmiyorum ama ağlamanın tüm kalpleri temizlemesi dileğiyle...