Ah ki acıyla tanışmadın.

Henüz gün almamışken senin yaşından.

Bildim

Bilmediğin ne varsa

Yoktu ki zamanın, vakti! 

Sıkmıyorum yumruğumu, gırtlağım kadar. 

Sunmam gereken bir kalp var. 

Laçkalaştırmadan, teslim edebileyim emaneti. 

Hiç bilmedin,

İman edenler tarafından ihanetin ne olduğunu. 

Yaralamadın, 

Yaralanmadın. 

Mezarlığa şevk ile varırken, sorgulamadın. 

Ayaklarının neden dört nala vurur gibi vurduğunu, 

Taşları seyrederken, tüm kelimelerinin yitirdiğini. 

Hiç bilmedin!

Görmedin acının ne demek olduğunu 

En çok kırgınlığı,

Hayallerde yaşamanın sancısını.. 

Ah ki hiç tanışmadın hüzünle 

Tüm bu girdapların arasında, kalbi korumak nedir bilmedin! 

Büyümedin benim kadar, küçük olduğum halde.. 

Çağın eteklerinde savrulurken, 

Göğsünde yangınlar tütmedi

İman etmenin ne kadar ağır olduğunu, öğrenmedin..

Bilmedin, Allah'ın güzelliğinden başka varlıkları. 

İhaneti 

Menfaati 

Sahtekârlığı

İnsanların içi, değilmiş merhametten ibaret!

Köleliğin sayhasının, varlığından bile olmadın haberdar. 

Kalbinin korunmaya ihtiyacı olduğunu, 

İman etmenin içinde, Allah'a yanlış yapmanın ne demek olduğunu yaşın bile kurtarmadı!

Uçurumların, korkunç olmadığını gösterebilirim. 

İman eden dillerin, dinsizlerden daha zalim olduğunu kanıtlayabilirim. 

Bir insanın tüm içiyle acı olduğuna ikna ederim, 

Kendimi delil sunarak. 

Biliyorum, almayacak havsalan. 

İman etmenin ağır olduğunu söylesem

İlençli hâl ile tekfirler duyacağım, hatırlamadığım sesten.. 

İnan bana, çocukluğumuz yok bu çağda. 

Su ile yaratılmış gövdemi, çorak topraklardan oluşan dağlarda yaşıyor ruhum. 

Şimdi nasıl anlatabilirim, 

İman eder etmez şehit olanların, müjdelenmiş olduklarını. 

Kalbi koruyabilmek,

Değil ki öyle kolayca, ip atlamak gibi..