İnsan nasıl sığamaz

Ne evine ne annesine ne babasına 

Dünyaya sığamayan nasıl sığar odasına?

Ne bahçeli villası ne köhne kondusuna

Ne üç artı bir ne çoluk çocuklusuna

Sığamazken küçücük bedenine küçücük ellerine...

Nasıl sığar acısına?

Nasıl sarar acısını bu kadar, nasıl ait olur acısına?

Aitsizken dünyaya, yaşıma

Ait olduğum bir yer var.

Şahitlerim ve sessiz destekçilerim.

Bir gemisi var aidiyetimin 

Ve bir avuç insanı o geminin

Bir de havası var, bildiğim yaşadığımı 

Beni yaşamımdan eden, beni yaşımdan eden

Ama yaşadığımı öğreten, bildiklerimi veren 

Hem minnetim hem nefretim 

Ait olduğum bir yer.

Aitlik büyükmüş tüm hislerden 

Ait olduklarımı yitirdiğimde öğrendiğim 

Bir yer var öğreten 

Bir avuç insan ve ufku görmese de süzülen gemim.

Acımla güzelleştim ve sevdim acımla 

Sevgiyi bildiğim, sevgiyi öğretenim 

Ahh benim dikenleri, telleri sevdirenim...

Alıştığım yabancılığı unutturanım

Acıma aşık ve acıma sadığım 

Kara günlerimin rengi acım.

Bilmediğim eller dolaşırken üzerimde 

Şımarıklığımı, çocukluğumu 

Hoyratlığımı bir elbise gibi üzerimden çıkartıp kenara atan acım.

Seninle ait olamadık, aitsiz olduk

Yol alamadık, yol olamadık 

Yolda olduk ve yolumu güzelleştiren acım.

Yollarımın kenarına çiçekler iliştiren 

Canımın kıymetli köşesi acım.