Bir. İki. Üç. Dört. Kavgasız iklimin gürültüsü, parlak örsünü üzengide çekiçle dövüyordu. Kımıldayan karın kası, diyafram nefesinin diyagramını çiziyordu. Beş. Altı. Çalı çırpıdan yaptığı kolyesi, korsesinin sıkıştırmışlığını otantikleştirmiyordu. Hararetle sürdüğü aracında hakaret çubuğu oynaşıyor, vitesin topuzunda tel tokalar tutunuyordu. Yedi. Sekiz. Dokuz. On. Kollarıyla kendini ısıtıyor, kentini saramıyordu, benzini sarartıyor, genzini satamıyordu. On bir. On iki. On üç. Ufkunda bir zaman kuytusu, nutkunda işkil tutkusu, gözlerinde geçen ayın uykusu yazılıydı. On dört. Nezaketi kimlerin ruhunda enflamasyon, cesareti kinlerin ruhunda enflasyon. Bir çift çorap aynı renkte uzuyor, bir çift göz hayrı renkte buluyordu. İstifra eden bir dağ yamacında çamurlu botları bulanıyordu. On beş. On altı. Üstünde üzerlik otu yetiştiren saksıyı nazar boncuğunun merkezindeki noktasal ışın kaynağının koruduğunu varsayıyordu. On yedi. Zincirinde organik pranga, zembilinde tek atımlık palavra ile evyesini dişlerinden daha sık fırçalıyordu. On sekiz. On dokuz. Tabiatındaki pürüz, tabanındaki pürmüz kendisine ulaşmadan çevresini yakıyordu. Yirmi.
Akabinde bir akordiyon
Yayınlandı
Ebrar TEZER
2024-10-29T14:45:46+03:00Çok etkileyici ve ilham verici yazılarınız var tebrik etmek elbette bana düşmez ama çok beğendiğimi söylemek isterim. Açıkçası tarzınızın bi hayli özgün olması bana okuma listenizi merak ettirirdi. Böyle bir içerik paylaşmak isterseniz okunmaktan -diğer yazılarınızda olduğu gibi- büyük keyif alırım. İyi günler dilerim.