Haziran başında,

Sokak ortasında vurdular Ali'yi.

Üzerlerinde üniformaları, güneşsiz gökyüzü gibi mavi.

Üniformalarının altında kırmızı bedenleri.

Bedenlerinden daha kırmızı gözleri.

Haziran'da kan içmişler, belli.

Bir tek kızarmayan yerleri, yüzleri.

Kızarmayan tek yerlerini gizledikleri, kasketleri.

Kasketlerinin altında bile belli oluyor titredikleri.

Koca bir yüreği bükecek kadar güçlü değil bilekleri.

Bileklerinin bitiminde,

Yine kırmızı elleri.

Ellerinde gaz fişekleri.

Haziran'da gözyaşı içmişler, belli.

Ne zaman özgürlük, ağustos güneşi gibi vursa memlekete

Hep iktidara düşer gölgeleri.

Can kırıntılarıyla dolu, kan sofralarına davet ettikleri sivilleri.

Onların da kırmızı elleri.

Ellerinde, kesilen ağaçlardan yapılma meşe değnekleri.

Haziran başında, sokak ortasında vurdular Ali'yi.

Kendimden bilirim, korkardım.

Korkardın.

Korkardı Ali.

Ama

Ölüm korkusu değil bizimki.

Belki bir annenin öpülesi elleri

Belki de bir yârin öpülesi avuç içleri.

İşin aslı

Kaç yaşında olursan ol,

Asla yaşanamayacakların hasreti.

Havaya kalkan iki parmağı, geçmişe tecavüz sayar kimileri.

Böyle tecavüz iyidir kardeşim.

Eğer,

Aydınlığa gebe bırakacaksa, kancık zihniyetleri.