Dünyaya bir kez daha gözlerimi açıyormuşum hissine kapılmaya başladım. Yıllardır uğramadığım bu virane köy şimdi bana yeniden mesken olabilecek mi? İşte buna hiç emin değilim. Her adımında binlerce anım var. Sevdiğim kadının benden koparılırken döktüğü gözyaşlarının taşlarda hala nemi var. Buradan gidişimi hatırlıyorum da elimde minik, hatta neredeyse yırtılacak olan valizim, çehremde gençliğin verdiği asilikle karışık küskünlük... Hala konusu geçerse o gün büyüdüm ben diyorum. O gün beni adam etti. 


Evime daha yeni geldiğim için etrafta ısınma turları atmaya başladım. Ama şehrin sınırından adımımı attığımdan beri aklımda yalnızca bir anı süregeliyor. Çocukluk aşkım, gençliğim ve de ilkim Süreyya. Daha liseye yeni geçmiş deli dolu delikanlıyım. Sabah akşam köyümüzün tek halı sahasında top peşinde koşturuyoruz. Tabii o zamanlar şimdiki gibi düşünecek ne var ki! Varsa yoksa eğlencemiz, keyfimiz. Yine bu günlerden birinde gördüm Süreyya'yı. Öyle naif, öyle güzel duruyordu ki onu ilk gördüğümde gözlerim parıldadı. Yani arkadaşlarım hep böyle söylerlerdi. Onu ilk gördüğümde onu mütemadi bakışla süzerken büyülenmiş, bakakalmışım. O günden sonra da ona hep böyle bakmaya devam ettim. Bakışlarım onunda dikkatini çekti ama ben adım atamayacak kadar utanıyordum ondan. Sonra arkadaşlarım halime dayanamayıp yazdığım mektupları ona vermişler. Duyunca deliye döndüm tabii. Ama Süreyya da benden hoşlanıyormuş meğerse. Bunu duyunca ayaklarım yerden kesilivermişti. O gün yaşadığım mutluluğu bir daha yaşayabildiğimi de sanmıyorum zaten. Biz Süreyya'yla o kadar mutlu olduk, o kadar mutlu olduk ki… Bakkaldan sakız almak bile büyük nimet oluyordu benim için. Ben öyle babamdan falan sevgi gören bir çocuk da değildim zaten. İlk saadeti onunla tattım. Ama babam bu durumu kıskandı sanırım. Bizi Süreyya'yla beraber görüp yetiştirmiş hemen babasına. Senin kız bizim oğlanı ayarttı demiş. Orada burada gezip duruyorlar demiş. Süreyya'nın babası bunu öğrendiği gibi ananesinin yanına yolladı onu. Tek kaldım köyümde. Gittiğimiz yerleri her gün kendim gezip durdum. Zamanla arkadaş oldum kuşlarla, çimenlerle. Yalnızlığıma onlar bile üzülüyordu. Ben de gitmeye karar verdim. Madem Süreyya yoktu, kimsem olmasın istedim. Eğer beni mutlu edecek bir hayalim olursa babam çalmasın istedim. O günden beri de dönmedim bu köye. Ama hep haber bekledim Süreyya'dan. Allı turnam bizim ele varırsan, şeker söyle, kaymak söyle bal söyle...