Küçükken doğum günlerimde hayatın bana büyük bir mucize yollayacağına inanırdım. Sanki bütün dünya o gün benim için yaşıyor gibi düşünür, özel hissederdim. Belki bunda tek kız torun olmamında etkisi vardır, bilmiyorum. Doğum günlerim her zaman kutlamalarla hediyelerle geçti. Dedem hiçbir zaman sevgisini gösteren bir adam değildi ama hep gidip ufak tefek şeyler alır, onları özenle paketler ama büyük bir mahcubiyetle bana verirdi. Ben de onun bana özel olduğunu bilir, daha da çok mutlu olurdum. Ananem de tıpkı dedem gibi sevgisini göstermeyi tam olarak bilemezdi. Çok maharetli bir kadın olduğu için genelde el işi yapar, bana onları hediye ederdi. Gözlüklerini burnunun ucunu indirir, saatlerce örgü örerdi; ben de onun bembeyaz saçlarını örerdim. İlk nakışımı bana o gösterdi, baklava açarken yufka nasıl ince açılır o öğretti. Ki ben her ne kadar tam olarak anlamasam da o hep sabırla anlatmaya devam ederdi. O zamanlar farkında değildim ama en güzel yaşlarımı onlarla birlikte almışım. Kendimi en biricik, en özel onların yanında hissetmişim. Şimdi 21 yaşıma girdiğim bugün de, onları hatırlayarak hâlâ kendimi bir çocuk gibi hissediyorum. Hâlâ onların konuşkan yaramaz torunlarıyım. Yanımda olmasalar da beni gördüklerine inanmak bana hep iyi hissettiriyor. Umarım benimle, olduğum kişiyle, yaptıklarımla gurur duyuyorlardır. Güne dair küçük bir anı...