Ölüm, var olmasıyla birilerini rahatsız ediyor. 

Yanan ormanın içindeki çam ağacı çaresizliği üzerimde.

Kozalaklar yere düşüyor. 

Kuşların yuvaları ölü yavrularla dolu. 

Bir pesimistin gözyaşları damlaya damlaya göl oluyor. 

Genel olarak hissedilen hava sıcaklığı,

Kasvet, gri, bulanık

Bazense siyaha çalan pozitiflik...

Biyolojik dürtüsel ihtiyaçlarım, âcizliğimi körüklüyor.

Bir parça ekmek istiyorum, açlığımı giderecek kadar.

Sonrası hayata ufak çaplı dönüş.

Doyan insan nankörlüğümü Tanrı'ya sunduktan sonra,

Geçiyorum serden ama ser ne bilmeden.

Gidiyorum ama yolun sonu?

Peki öyleyse, 

Yaşantı ve yaşam üzerine,

Kendi sessizliğimde aforizmalar üretip,

Kendime sunuyor ve beğeniyorum. 

Radyoda Erkin Koray'dan "Tek Başına" çalıyor.

Ben Kızılay'da yürüyorum.

Anlıyorum.

Miktarı az olsa da hiç olmadığı kadar,

Ölümün olduğu bu yerde hiçbir şey o kadar da ciddi değil.