Seninle ilk nasıl tanıştığımızı düşünüyorum, hatırlayamıyorum. Ama seninle o kadar çok anım var ki; mesela okul günlerimde hep oradaydın, bana selam verirdin ben unutsam bile. Her derste, o kitabı açtığımda bana ve yapabileceklerime inandığından bahsederdin. Evet, doğru, tarih derslerini senden dolayı daha çok severdim. Ama sen eğitime o kadar çok önem verirdin ki, asıl savaşımızın cahillikle olduğunu ve bir gün bu söylediklerinle bilim ters düştüğünde bile yine bilimi seçmem gerektiğini anlatırdın. İleri görüşlüydün, bu sayede çok savaşlar kazandırdın. Ama en önemlisi de ilkelerin ve yaptığın inkılaplar, bu sayede göremediğimiz o düşmanlarla da olan savaşı kazandırdın. Kadınlara hepimizden daha çok değer verirdin. Çünkü dünyadaki her şeyin kadının eseri olduğunu bize sen öğrettin. Sanatseverdin; sanat olmadan ilerleyemeyeceğimizi, çağdaş bir toplum olamayacağımızı söylerdin. Söze sen diye başladım. Sebebi şu: Seni görmenin yüzünü görmek olmadığını; senin fikirlerini, senin duygularını anlıyorsak ve hissediyorsak bunun kâfi olduğunu biliyorum.