Bir süredir inziva halindeydim. Durmak, dinlemek ve dinlenmek istedim. Sanki hayat uzun metrajlı bir koşu ve benim artık adım atacak halim kalmamıştı. Bu yüzden her şeyi durdurmak istedim. Evet belki günler akıp geçiyor olabilir, belki rutinlerimizi sürdürmek zorunda olabiliriz ama erteleyebileceğim her şeyi yarına bıraktım.

Durma hali bana ne kadar çok yorulduğumu fark ettirdi. Bitmek bilmeyen, hatta belki de hiç bir zaman sonlanmayacağını düşündüğüm mücadelemi tokat gibi suratıma vurdu. Çünkü bir yerde bitecekti, sadece zamanını ve sonunu bilmiyorduk.

Babam kanser olduğundan beri hayatımda her şey çok başka ritimde ilerliyor. İşin ilginç yanı bunu bilen herkes, konuyla alakalı olarak bana teselli verme hakkına sahip olduğunu da sanıyor. Bu yaralanmak gibi, fiziksel olarak bir parçanızı kaybetmek gibi bir şey değil. Kimsenin anlamadığı şeylerden biri bu.

Diğeri de özel hayatım. Sürekli insanlar bana baban nasıl diye soruyorlar. Bundan önce kimse ailemi sormazken, bir anda benim nasıl olduğumu yok olmuş ve babam sanki arkadaşlarımın arkadaşı olmuş gibi.

İçimde bitmeyen bir öfke var. Ben artık onunla yaşamayı, onu evcilleştirmeyi ve sadece belli zamanlarda dışarı çıkmasına izin vermeyi öğrendim. O yüzden öyle ya da böyle hayatıma devam edecek gücü buluyorum. Hiç olmadık yerlerde, alakasız kişilere patlamasına izin vermiyorum.

Ama anlaşılmamak o kadar çok canımı yakıyor ki. Bir sabah uyandım ve bir daha asla hayatım eskisi gibi olmadı. Her şey ''eski'' de kaldı. Bir daha asla da olmayacak. Eninde sonunda bitecek olan hikayenin iki ucunda da kaybettiğim ruh sağlığım, sürekli benimle yürüyen korkularım, mutsuzluğum var artık.

Ne yaparsam yapayım, asla düzelemiyorum. Yeterince anlatsam bile kelimelerim anlatmaya, anlaşılmaya yetmiyor. Çünkü bazen ben bile anlamıyorum. Çünkü bazen çok öfkeleniyorum ve bu öfkemi yöneltebileceğim hiç bir yer yok. Çünkü bazen çok mutsuz oluyorum ve bunu yöneltebileceğim kimsem yok.

Anlaşıldığımı sandığım anlar bile yetmiyor.

Kendimle yüzleşemiyorum. Nilgün Marmaranın şiirinde dediği gibi dönüp gelip, kendime yerleşemiyorum.