Bu zamana kadar evrendeki yerimiz sadece denizlerin kapladığı kadardı. Şimdi görüyoruz ki karanlık okyanusların da bir gün çekilip bize çölden başka bir şey bırakmayacak. Bunun en önemli nedeni zamansal bir sınıflamanın kalplere hükmetmesidir. Sindirella denizde boğulan biri olsaydı kimse anımsamazdı. Bitirdiğimiz şansı tekrar yakalamaya pek de mecalimiz yok. Geride kalmak bir kader ise anca kabul edilir. Gerekli anlaşmalar ve anlaşılmalar yapılır, yeryüzü terk edilir ve denizlere açılınılır. Bitirilen zaman kıymetsizse anıları niçin hatırlıyoruz? Bütün bir şey şaka kadar kıymetsizse neden deniz kenarında mutlu oluyoruz? Aslında kendimizi atıp boğacağımız yerin kenarında durunca ruhumuzun o gününü orada intihar ettirip geri dönüp baştan yenisini yaratıyoruz. İyi bir fikir okyanuslar değildir. Onların korkutucu uzaklığı ve su içinde susuz bırakmasıdır. Anlaştık o zaman. Denizler korkutucu değil yağlı bir ruh urganıdır.