bir şeyler olmadı,

ben çok istedim.

şımarıkça bir hüzne gömülmedim,

kimseden bir şey de istemedim.

yüzüm hırpalandı, 

bir şey eksildi, 

bir şeyler olmadı,

saçıma beyaz düşmedi ama yüzümde alaycılığa benzeyen bir ıstırap kaldı.



ben öyle istedim ki ve öyle olmadı ki annem 'her şerde bir hayır vardır' dedi.


en iyi ben bilirim,

annem üzgünken köşe bucakta biraz hayır arar.

dünyada bana merhem bir şey yoksa beni inancın kucağına götürmek ister,

ister ki ben acımdan daha büyük bir şeyin gölgesinde nefesleneyim.


annemin acıları daha ilkelmiş,

etraftakiler öyle konuşurmuş ki içine oturan o taşı unuturmuş.

ben bir sessizliğin içinde kalınca bana çok üzüldü,

ben bir sessizliğin içinde öyle kalakaldım.


annem 'vardır bir hayır' dedi.


bir kuş havalandı,

gitti.

ben vicdanı olmayan birinin geçip gittiği bir duraktım,

kaldım.


annem kendi evine gitti,

ben perdeyi araladım.


annemin bıraktığı hırkasından biraz umut havalandı.