I.

kovuldum memleketimden 


uzundur hasretim

annemin saçlarımı okşayan ellerine


sıcacık göğsünde

sebepsiz gözyaşlarımı silemeyişlerine


bir hıçkırık boğazında 

aksa yaşı sanırsınız canından eksilecek 


ağlayamaz ki

yoksa silinmez göğsümdeki ağrı


II.

saçlarıma karışmış kötü kaderi

okşayarak temizliyor


her defasında 

yumuşacık kalbinde yenisi yazılıyor


ne de güzel oluyor

bana da çok yakışıyor


bu sürgün diyorum

yapıştı kaldı ruhuma


her defasında 

sesini uzaktan duyuyorum


III.

bizim oralarda

güneş doğarken perdeler açılır

kuşlar selamlanır

yıllar oldu 

yalnızca akşam üzeri perdeleri açıyor

odamdan güneşi batırıyorum


ayla dost oldum

derdimi ona anlatıyorum

ne annem gibi saçlarımı okşuyor

ne güneş gibi yanaklarımı kızartıyor


ama


onunla konuşurken 

gözyaşlarım hiç görünmüyor


ben

yazılmış kaderini

yırtıp baştan yazmış bir sürgün

odama güneş girmiyor 

bir oda dolusu kötü kaderi 

ay ışığı eskitmiyor