Beğendiysen ne âlâ,

beğenmediysen bir seksen yıl sonra

tekrar deneyebilirsin.

Buralardaysan ne âlâ,

yerin yerden yüksekse

manzarayı övebilirsin.

Bir denklemi var çok zor değil.

Ah bir de,

gönlüm şu değirmenin taşına kaymayaydı.

Tut ki nehrimiz hiçbir denize akmasın,

tut ki dallarımız özgürce salınmasın,

tut ki balığımız bazı oltalara aldansın,

olmayan bir şeyin varlığına

üzülünür mü hiç?

Tutmuştun ki acın vardı, çektin.

Zamanı giyip durdun üstüne,

yakışmayınca öfkeden kudurdun.

Ah bir de,

şu kalbin bu kadar zayıf olmasaydı.

Bana kalsa

insanın en yakın arkadaşları elleridir.

Ama bana kalması için

her şeyin ters-düz olması gerekir.

Yusufçuklar güneşte güzel gözükür,

sen onların renklerini

kıskanırsın herkesten.

Kendini en baştan yaratmak istersin,

senin en başın sonundur, bilmezsin.

Ben farklıyım deme,

çok yukarılarda biri buna öyle bir güler ki

yer, gök şimşek,

yer, gök gürültü olur.

Bunları sana dünya söyledi,

sen sinirini gene bana kustun.

Tuttun ki ben yokum.

Olmayan şeyleri

gerçeklerden çok sevmeye alıştın.

Zaten bilsem evimin taşını sana,

kalbimin harcını sana kardırmazdım.

Yok, seninle hiçbir savaşa girmemeli,

seninle hiçbir barışa ortak olmamalı.

Kendini bozuk apartman lambalarında,

orta kavrulmuş dünya ülkelerinde,

kadınların ağlamaklı suratlarında bulabilirsin.

Ve seni hiçbir ağacın

ışıksız tarafı sevmeyecekse de,

senin için fark etmez.

Çünkü senin gözlerin

görmek için beklemez.

Ah bir de,

her şeyin karşısında

kendimi hacıyatmaz sanmayaydım!