Yaptığımız o konuşmadan sonra dizlerim uyuşmuş, zihnim donmuştu. Karşımdan az önce kalkıp gitmiş ve benimle o sarsıcı konuşmayı yapmış insanın, yıllardır tanıdığım kişi olduğuna inanmakta güçlük çekiyordum. İçi buz dolu bir bardak suyu tek dikişte içermişçesine yanıyordu içim. Yutkunamıyor, nefes bile alamıyordum.
O büyümüştü. Ben büyümüştüm.
Elimde değildi, kıskanıyordum.
Onu benim gördüğüm gibi gören birisi çıkacaktı bir gün. Her sabah yüzüyle uyanmak isteyeceği kişiyle tanışacaktı bir gün. Bir gün, bir gün birisini, dünyadaki her şey ve herkesten daha fazla sevecekti.
Şu ana kadar ihtiyat ve istikrarla reddettiğim ihtimallerin hepsini istiyordum. O kişi olmak istiyordum. İçten içe buna hakkım varmış gibi bir fikre kapılmıştım. Ona olan bu bitmez tükenmez sevgim ve koşulsuz emeğimle bunu hak ediyor olmalıydım. Onun hayatı boyunca yüreğinin ortasında taşıyacağı aşkı ben olmalıydım. Hakkım vardı, değil mi?
Değil.
Şu zamana kadar onu göremediysem onun vazgeçilmezi olmaya da hakkım yoktu. Uğruna her şeyi yapacağı sevgilisi olmak için çok geç kalmıştım.
Tüm bedenim alevler içindeydi ve aklım çalışmayı bırakmıştı. Kendimi ondan alamıyordum. O cesareti, bilinci, mükemmel zekası… Yaşanması kaçınılmaz olan bir kazayı atlatmışçasına şokta ve asırlardır yıllanan şaraplarla kanımı doldurmuşçasına sarhoştum. Kalbim sızlıyordu. Gözlerim, ıslanma isteğiyle kavruluyordu.
Hayatının kalanını geçirmek için heyecanlanacağı kişi ben olmalıydım.
Ayağa kalktım. Görüntüler ve sesler titreşerek birbirine karışıyordu.
Hayalimdeki insana dönüşmüştü. En kötü halinde sevdiğim insan, en iyi hallerinin başlangıcındaydı belki de.
Adımlarım aksıyordu. Nefes alışverişlerim ahenksizdi.
Hafızam beni yarı yolda bıraktığında bile gönlüm bu günü kollarının arasında sımsıkı tutacak, asla bırakmayacaktı.
Onu kaybettiğimi hissetmiş olmalıydım. Genzimdeki ekşi tat ve midemdeki bağırışlara başka bir açıklama bulamazdım. Onu kaybetmiş olmalıydım. Biliyordum, onu sarıp sarmaladığımda içime yayılan o huzuru ölene dek bedenimde taşıyacaktım. Öldükten sonra bile ruhumda izlerini görecektim. Çok derine işlemişti.
Eski bir apartmanın bahçe duvarının dibine kendimi bıraktım.
O, iliklerime işlemişti.