her perşembe bir arkadaş ediniyorum
tütsülenmiş zamanlardan
simetrik olmayan bir vazo perspektifimi zorluyor
kaldırımda basmamaya özen gösterdiğim çizgiler
ve aramızdan sızan sular
aynı akışta pıhtılaştırıyor aktarımları
yürüyorum karanlığa
yürüyorum ve
hiçbir iblisin tanıdık gelmiyor siması
kötü müyüm ben
yabani bir ot muyum tanrı dağında
telepatik bir raslantı sallanıyor sarkaçta
saat altı belki yedi
ağır bir bulantı uyandırıyor yaşama istenci
iki çizik bir satır darbesi
baş parmağımın işlevini yapamaması
anneannemden hep
pişmanlıklarımızın büyüsünü çakmış devrilen kolona
incir ağacının dibini kazımış takım elbiseli adamlar
nasıl olur deme
yoksa sınıf atlayamaz bu hiyerarşik ahraz
evrimleştirilmiş bir yassılık bırakır
düzen böyledir deyip geçer geoit adilik
inatla önümü iliklemiyorum ona
nasıl olur deme
yoksa söylenmezdi aşkın metafiziği
antolojik kurşunlar sıkıyor yüzün kainata
inatla namluya yaslıyorum başımı
merhamet bekliyorum kendimden
inatla öldürüyor beni