Uyan Sarıkız uyan!

İnsanlık oynuyor kuru dallarında,

Yaşam ve barış denen ağacın!

Birlikte yan yana ıslık çaldığımız ova,

Mermi korosuna ev sahipliği ediyor!

Ayak bastığımız birlikte, yeşil yayla var ya,

Şimdi külün ve kızılın tuvali olmuş!

Şarkılar dinlediğimiz, tiyatrolar izlediğimiz,

O yer var ya, tanık olmuş ölüm cümbüşüne!

Hani şu genç vardı ya, serseri şımarık,

Kaybetmiş canını, daha on beş değildir yaşı!

Uyan Sarıkız uyan!

Yıllardır yok zaten birkaçından başka uyanan!

Aptal! Cahil! Salak!

Senden olmayana ölüm mü fırlatılır?

Benden olana gül de, olmayana niye ölüm?

Sen kimsin de, senden olacak insanlık bütün!

Aptalsın sen aptal!

Batıyor gemi...

Ne içindeki belli ne kaptanı!

Kırıldı ha kırılacak dalı bastığın ağacın,

Taşımaz gökler onursuzluğunu insanın,

Taşıdığı gibi cüssesini ölüm getiren uçakların.

Aptalsın sen insan!

Şiirler yazan varlığa, aşık olan insana,

Oturup bilimi var edene,

Şarkılar yazıp besteleyene,

Aşık olmamış, acı bilmemiş, hiç ölmemiş körpeye,

Nasıl giydirirsin o kara ölümü,

Aptalsın insan sen aptal!

Sen de uyan uyanacaksan!

Nedir gördüğün tozpembe rüya?

Ölüm bilmez, karanlık görmez,

Aydınlık nedir bilmez, görünce gitmez,

Can nedir düşünmez,

Canı alınan bedeni görünce ürkmez.

Uyan artık uyanacaksan!

Aptalsın insan sen aptal!