Bize zarar verenleri hayatımızdan çıkarmak ne kolaydır aslında. Özellikle sinirlerimize hakim olamadığımız zamanlarda bir saman alevi vaziyeti alırız. Fakat önemli olan bu süreci kızgınlıklarımızın durulduğu düzlemde ele alabilmekte. Bazen her şeyin farkında olup sustuklarınız vardır; kendinize koyduğunuz zaman aralıklarıyla süslenmiş. Hani zamana bırakmak gibi değil de içinizin soğukluğunu hissettiğiniz anı bekleyen. Gözbebeklerini büyütecek, kan basıncını yükseltecek yüzleşmelerin kararını aldıran ağrılı o süreç. Kızgınlıkların kırgınlıklara dönüştüğü, kapanma olasılığının varlığı bilinen ancak kapanması istenmeyen yara izlerini barındıran, burun direğinin sızlamasının ne olduğunu anlatan sancılı o süreç. Bildiklerini saklamanın verdiği oburluk hissinin dayanılmaz hale geldiği, geçmişini bilmeyenlere karşı oynadığın köşe kapmacaların yorgunluğunu hissettiğin, bilenlere karşı köprücük kemiği arkadaşlığı kurduğun sürüncemeli o süreç...

Ardıma bakmadan yaşamın ne demek olduğunu bilmiyorum. Baksanıza süreç deyip durdum. Bir yoldayım ancak kendi yoluma da benziyor. Sadece benziyor. Delta gibi çatallaşıyor fakat sürekli kendi yoluma benzeyene bağlanıyor. Sizi tanımıyordum, nereden geldiniz? Neden yollarımız kesiştiği halde sizin yolunuzdayım? Yorgun olduğumu sen biliyorsun. Bir dakika hayır, sen bilmiyorsun, sen de bilmiyorsun. Matematiğim kötüdür ama bu denklemde kaç kişi olduğunu bilmeyecek kadar da aptalımdır. Aptalım dediysem sizi savurup, sizinle savrulacak kadar aptalım. Bulunacağım günü beklemekteyim. Ama siz bir an önce lütfen durulun. Durulun çünkü geçen akşamlardan birinde yağmur yağdı, sizinle birlikte dinledik. Oysa siyah bir kalemle kırmızı çizgiler çizmiştik. Sonra kırmızılar birden aktı, aktı ve aktı... Peki ya bu ben miyim? Neye dönüştüm, kim oldum? Sen kimsin? Nereden geldiniz?

Ne diyordum? Ardımda bırakacaklarımdan bahsediyordum. Gözlerimin içine bakıp, bildiklerimi söyleyemeyenlerden, türlü bahanelere sığınanlardan, davranışlarına gölge düşürenlerden bahsediyordum. Hani şu, midem müsaade etse gözlerim belki bulanacak tarzındaki bildiklerimden. Oburluğun son bularak türlü yargılamalara maruz kalacağım o anın ateşiyle sönmekteyim. Ben yanmadım, söndürüldüm.