barakamdan dışarı çıkıp

ceketimin cebindeki köstekliye baktım.

dokuzu beş geçmişti.

deniz, zehir kokusuyla burnuma çalındı.

mütemadiyen dimdik duran ağaçlar,

                  toprağa sarılmaya çalıştı.

dalgalar, kederli analar gibi

            tokatlıyordu yeryüzünün dizlerini.


köstekli saatim durmuş,

senelerdir dokuzu beş geçmişti.

her sabah yürüdüğüm yol,

topyekûn dillendirdi dertlerini.


semanın rengi karayla kızıl arası,

sanki ipe çekmek istediler,

         tüm tatlı duygularımı.

martılar simitlere yeltenmez olmuş,

delikanlılar bir başka durulmuştu.

her yanımda hüzün ve kasvet,

dört tarafımda vahamet…


vakit otuz sekizde bugün,

haneler, takvimdeki teşrinisaniyi,

sinelerinde yükselen alevle yaktı.

köstekli saatimde senelerdir,

dokuzu altı dakika geçememişti.

insanlar hiçbir mavi gözü,

böyle kudretli sevememişti.