Bugün de pelerinimi giydim, sevdaya ateşim kırk... Görünmezken nasıl olur da şifa bulurum? Saat, yokluğu hep "o" geçe... Kaç kalibrelik vuruldum da gönlünün kıyısına benden evvel kurşunlarım uğradı?


Yazar, yazar da seni, gecelerin gecelikli umutlarını giydiremez bir türlü. Sevmek, sevgilim, senli yokluklarda ense tıraşını gösterdi yalnızlığın. Ben buradaydım, buradayım. Boyum da aşkım gibi sana erişemedi, kaç ölümlüyü diriltti de sevda; bana hep tabutun aşk selamı yokluğunu getirdi...


Çağrılar alıyorum, hayattan. Namuslu gecelerin, hatırşinas hasretleri Firavun'un Tanrı'ya karşı gelişi gibi bir günahta sana... Gel, günahkar olalım varsın, hangi sevap öldürmeye değer aşkı?


Adresimin sende karbon kağıtlarına sarılıp zarları hep düşeş attığı yokluk talimlerindeyim. Bir şarkı daha gecede tükendi, güzeldim, senin tarafından çok sevilebilseydim. Çünkü aşkla sevilen her kadın güzeldir.


Paydosumun motorlu taşıtlarda sana varmak acelesi kazalara müsait bir yaramazlıkta. Ben, karakollarda kendimi arıyorum...


Sevgilim, gecenin rengine bir ahenk kat, günah da olsan ben törpülerim bizi. Gönlünün yatılı cennetinde sabahlamazsam geceler neye yarasın?


Şimdi yine ara veriyorum sana, sensizliği konuşmaya. Takvim, sensizliği bilmiyorum, kaç gün geçiyor, artık sayamam. Detone bir pisliğim sensizliği küstüğüm şarkılara.


Al sevgilim. Bak! Tanrı'nın aşk yemeği iki kişilik bizli sofrada. Soframızda aşk yok deme, bu masalar bize tedbirli, bize rezerve ve bize bizi oturtup hep sevmeli. Bak! Domatesin canı çıkmış seni beklerken, ezilip büzülmüş, at bir ağzına. Suyun klorlu yaramazlığına bardakta son yudum kalan alkolün günah teşrifi de göz kırpmış. Filtresiz severken Bomonti'nin biz güzergahında aşka sarhoş olalım.

Sen öp kalbimden, ben hık diye gider, dönen başımı omzunda yaşatırım.