aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan istemiyorum
.
benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
dağıtır gecelerim sarışınlığını
uykularımı uyusan nasıl korkarsın
hiçbir dakikamı yaşayamazsın
aysel git başımdan ben sana göre değilim
benim için kirletme aydınlığını
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
.
ıslığımı denesen hemen düşürürsün
gözlerim hızlandırır tenhalığını
yanlış şehirlere götürür trenlerim
ya ölmek ustalığını kazanırsın
ya korku biriktirmek yetisini
acılarım iyice bol gelir sana
sevincim bir türlü tutmaz sevincini
aysel git başımdan ben sana göre değilim
ümitsizliğimi olsun anlasana
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
.
sevindiğim anda sen üzülürsün
sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş
uzak yalnızlık limanlarına
aykırı bir yolcuyum dünya geniş
büyük bir kulak çınlıyor içimdeki
çetrefil yolculuğum kesinleşmiş
sakın başka bir şey getirme aklına
aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan seni seviyorum
.
.
Gelelim sosyal medyada sık sık sad editleri yapılan parçaya. Aşk adamı Atilla İlhan'ın vermek istediği kıskançlık ve sefillik duygusu son raddelerine kadar hissediliyor
.
Aslında bu karamsar şiirin son mısralarını birkaç kere okumak lazım gelir bana; "aysel git başımdan ben sana göre değilim, aysel git başımdan seni seviyorum" Farkında mısınız burada "Aysel"e muazzam miktarda sevgi var. Birlikte olsa belki sefil adam biraz mutluluğu tadacak, çıkacak az da olsa berbat hâlinden. Ama bu gülün de dikeni Aysel'in yıpranması olacak. Yağmurlarında üşüyecek, gecelerinde uyuyamayacak, sarı saçları dağılacak bir daha toplanmamak üzre...
.
İstemiyorum diyor böyle bir sevgiyi; o kadar, öylesine bir yere koymuş ki Aysel'ini; kendinden çok düşünüyor onu. Aynı zamanda şairimizle Aysel'in arasında da belirgin farklar var arkadaşlar. Adamımız çok şey görmüş geçirmiş olduğunu şöyle özetliyor bize; "sonbahar uğultusu duymamışsın ki /içinden bir gemi kalkıp gitmemiş /uzak yalnızlık limanlarına" buradaki tecrübenin yoğunluğu bir tokat gibi çarpıyor yüzümüze. Yalnızlığı yıllarca göğüslemiş, acı kokusunu tatmış bir adamdan bahsediyoruz. Kaçırmamamız gereken bir konu daha var, bu adam mutluluğu unutmuş da olabilir, gerçekten umutsuz vaka olabilir, Aysel bile ona iyi gelmeyebilir, şiir de zaten bu ihtimal üzerinde durmuyor mu çokça?
.
Yine de bahsolan adamımızda çokça ajitasyon da seziyoruz, yetersizlik hissinin mezesi olan; "hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim" kendini layık görememe, bir aşağılık kompleksi burada mevzubahis. Aysel onun için öyle bir kurtarıcı ki; incitmeye, üzmeye, onun duygularını yaşatmaya, kendi çirkinliğini çektirmeye, hatta en kötüsü ne yaparsa yapsın iyi gelememe duygusunu tattırmaya korkuyor adamımız. Evet korkuyor hem de delicesine..
.
Değerli üstad Atilla İlhan'ın Aysel'i kadar sevilmeniz dileğiyle, daha iyisi olabilir mi?