Yokuştan aşağı yuvarlanmak istiyorum, kaldırımda arkadaşım bekliyor. Yıllarca aynı sıraları paylaştık, henüz fark etti beni, yokuş aşağı yuvarlanırken. Yapma diyecek ama ismimi bilmiyor. Düşerken görebiliyorum da, bacaklarımın arasında arkadaşım, şaşkınlıkla açılmış ağzı ve çok korkuyor. Başımı asfalta her çarptığımda inliyorum, popom yere değdiğinde gülmeye başlıyorum. Top gibiyim, yer çekimini doğruluyorum. Sağımda ve solumda insanlar var, birçoğu genç. Önlüklüler görmeyen arkadaşına beni işaret ediyor, selam verebilirim ama elim istekli değil, sanırım canı acıyor. Siviller çığlık atıyor, bir yaşlı gördüm, polisi aradı. Bir grup gülüyor, ‘’şaka mı bu’’ dediklerini duyuyorum, yanlarında düşmekteyken.

Şaka olmadığını söylemek istiyorum ama popom asfaltla buluşunca kahkahamı bastıramıyorum. Haliyle herkes gülüyor. Annem olsaydı, herhalde ağlardı diyorum kendime. Olmadığı için mutluyum, rahatça gülüp inliyorum. Yine de ciddiye alınmamak canımı sıkıyor. Hiç komik olmadığımı ve yuvarlandığımı anlasınlar istiyorum. Sadece arkadaşım anlıyor, ben bunu uydurdum. Ağzını kapatmış, kaşları eski yerini almış, durmamı bekliyor. Ne zaman duracağımı merak ediyorum, insanlardan uzaklaştıkça hedefime bakmak zorunda kalıyorum. Bunu hiç istemiyorum, ama şimdi bacaklarımın arasında uzun bir yol var. Artık hiçbir sureti seçemiyorum. Arkadaşım geride mi kaldı, yoksa ona hala yetişemedim mi, bilmiyorum. Yuvarlanmaya devam ediyorum.

Ve dönmek bayatlıyor, modası geçiyor. Dikey bir düşüşe ihtiyacım var. Bacaklarımın arasında uçurum arıyorum. Epey yön değiştirmek zorunda kalıyorum, düz bir arazideyim. Beni ümitlendiren tümsekler canımı sıkıyor. Zamanımın olmadığını, düşmek istediğimi anlamaları gerekiyor. Sadece rüzgar anlıyor, ben bunu da uydurdum. Yanlış yöne devrildiğimde direniyor bana, maalesef benden kuvvetli değil, buna üzülüyorum.

Saatler mi aylar mı geçti, belirsiz. Dönmek kolay değil, başım dönüyor ama ben farkında değilim. Her şey yuvarlağın içinde. Çıkmak kimsenin aklına gelmiyor. Gözlerim falcılığa özenmiş, serap görüyorum. Uçuruma vardım. Toprak kesiliyor, göğün hacmi artıyor. Bir kilometre daha yuvarlak kalırsam, düşeceğim.  

Uçurumdan aşağı düşmek istiyorum, aşağıda ne bekliyor?