ırksız bir kuş çığırtıyor takvim çizelgelerinin avlusunda
ve ben
şekere bandırıyorum kızıl goncamı hayâsızca
iğdeler, dilimin ucunda iplik iplik topaklanıyor
masumiyet tanesi çiy çocukluğun damıtıldığında
yitik kılınan günlerin yelken açtığı yelkovan harlanıyor.
ve ben
harlı ocağımda elem içinde büyütüyorum kavak ağaçlarımı
müphem düşmüş yeller nefesimi yokluyor.
yönetkenliğimin altında ezilen sarnıçlarımı okşuyor usulca
ve ben
akıl bağı yetke bu yanılsamaya asırların izinde topladığım demetleri yediriyorum.
iki badem gözün içine bakarak yutuyorum yazgımı
sorum ağzımın kenarından yineliyor.
sence ben hiç
-lekele-nmedim mi?