Hava karardığında
Ay ışığı üzerimizi örttüğünde,
Korkmayacağım beyaz zambak.
Sürüne sürüne kızıla saçan gökyüzünün,
Beyaz karlı dağlarına tırmanacağım,
Karadan yürüyen tabanı elemli gemi gibi.
Çatır çatır çatlayana dek,
Bağıracağım.
Telleri parçalayan arşe gibi.
Dalgalarla boğuşan balıkçı teknesi gibi,
Eskiteceğim ömrümü.
Sirkeci Garı’nın rayları gibi.
Ne yaşımı sayacağım ne de aşımı,
Unutulmuş bir ada gibi.
Ansızın kabaran ve sonradan eriyen tükenen bir ağlama isteği gibi,
Gömüleceğim geçmişime.
Göçüp gideceğim,
Kıyıya vuran bir bebek gibi.