Kuşlar cıvıl cıvıl

Ağaçlar yemyeşil

Çiçekler rengarenk

Gökyüzü alabildiğine mavi

Ve güneş sımsıcak kucaklıyor her birini

Kavruluyorum ben de sıcağında

Öyle böyle kavrulmak değil ama

Cayır cayır yanıyorum

Sanki çölün ortasında mahsur kalmışım

Dilim damağım epey kurumuş

Bir damla su yok bana

Hoş, olsa da fayda etmez

İçimdeki yangın öyle büyük ki

Tüm pınarları içsem de kana kana

İsterim kat kat fazlasını

Ömrümce susuz bırakılmış gibi


Bu öyle bir yangın ki

Yaşatmaz hiçbir saniyeyi ağız tadıyla

Tutsak eder zincirlere

Kimini müebbet, kimini bir müddet yaşatır azap zindanında

Her şeyini alır insanın, yalnız ümidine dokunmaz

Umuduyla bağlar kendine, süründürür

Kimini müebbet, kimini bir müddet...


Bense tabure üstünde, celladının son hamlesini bekleyenlerdenim

Bir baş işareti ve göz kırpışıyla son bulacak maddi hayatım

Aslında çoktan öldüm, bakmayın siz

Sokakların köşe başlarında sevdiğimi beklerken

Çoktan yitirdim ömrümün bir kısmını

Her göz yaşımda, diğer kısmını

Ve kendimi onun için ezip geçtiğimde de

Kalan ömrümü harcadım bir hiç uğruna


Söylesenize,

Bedeni yaşarken ruhu ölmüş bir insana dokunur mu darağacı?

Kendi hayatını hiçe sayıp başkasınınkini yaşayana ağır gelir mi ölüm?

Biraz daha bağırın!

Duyacak gibiyim cevabı

Sizden sonra da ben haykıracağım tüm dünyaya

Son sözlerimi söyleyeceğim sükunetle:

Gökyüzü alabildiğine mavi

Güneş kucaklamış maviliği

Bir yerlerden soğuk vuruyor çıplak ayaklarıma

Bir yerlerden esmeye başlamış rüzgar

Birazdan alıp götürecek beni sonsuzluğa

Dünüm sensizlikti, bugünüm sensiz bir ölüm

Yarın ise senli sonsuzluğa açacağım gözlerimi

Ruhum meydan okuyacak dünyaya ve eşlik edecek her anına

Göreceksin, çok yakışacağım yanına

Zamanı geldi, bilirs...

...